YETMİŞLİ yıllarda genç ve ışık dolu bir Emniyet mensubuydu. Bilgi içeren konuşmalarıyla, sevecen ve mütevazı tavrıyla, düzgün laf etmesiyle derhal dikkat çekiyordu. İnsan ilişkilerinde olağanüstü başarılıydı. Önüne gelen her meseleye "olumlu" açıdan bakıyor, standarttan farklı olduğunu ortaya koyuyordu.
Önceki gün Ankara’da yapılan Demokrat Parti Kongresi’nde parti genel başkanlığını Süleyman Soylu’ya bırakan Mehmet Ağar’dan söz ediyoruz.
Bir süre kendisinden kıdemli bir "Emniyetçi" olan Ünal Erkan’la beraberdi. Sonra terfiler ve tayinler yollarını ayırdı. Valilik, Emniyet Genel Müdürlüğü, politika... Bakanlık derken yukarıda anlattığımız Mehmet Ağar’ı kamuoyu da tanıdı.
Tansu Çiller’in 2002 seçimlerinde partisini Meclis’e sokamaması üzerine o zamanki adıyla Doğru Yol Partisi’nin (DYP) Genel Başkanlığı’na seçildi. Böylece yaşamının en önemli sınavına girdi.
Mehmet Ağar polisdünyasının efsane ismiydi. Maalesef siyaset dünyasının gelmiş geçmiş en başarısız aktörlerinden biri oldu.
Oysa daha yeni Genel Başkan olduğu aylarda eline çok önemli bir fırsat geçmişti:
Anımsayacaksınız... Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Demokratik Halk Partisi’nin (DEHAP) 2002 seçimlerine "Sahte belgeler sunup hile yaparak girdiğini" ileri sürüp ispat edince, bu partiye verilmiş 1 milyon 960 bin oyun nasıl değerlendirilmesi gerektiği Yüksek Seçim Kurulu’nun kararına kalmıştı. Yüksek Seçim Kurulu, "Bu oylar geçersiz sayılmak gerekir" derse, yaklaşık 2 milyon kadar oy, "geçerli" oylardan düşülerek daha önce "geçersiz" sayılmış oylara ilave edilecekti. Tabii yüzde 10’luk baraj hesabı da yeniden yapılacaktı.
O seçimdeki geçerli oy sayısı 31 milyon 528 bin 783 idi. Bundan 1 milyon 960 bin 060 oy çıkınca "geçerli" oy sayısı 29 milyon 568 bin 723’e iniyordu. O seçimde DYP’nin aldığı oy 3 milyon 008 bin 942 olduğuna göre oy oranı yüzde 9.54’ten yüzde 10.17’ye çıkıyor böylece Adalet ve Kalkınma Partisi ile CHP’ye verilmiş yaklaşık 60 kadar milletvekilliğininDYP’ye geçmesi gerekiyordu.
Mehmet Ağar partisine 60 kadar sandalye kazandıracak bu konuda kendine düşeni yapmadı. Yüksek Seçim Kurulu’na göstermelik olsun bir dilekçe verdi mi bilmiyoruz ama olayı sahipsiz bıraktı. Ve geçmişi sayısız yanlış karar örnekleriyle dolu olan Yüksek Seçim Kurulu, "DEHAP oylarının geçersiz sayılamayacağına" karar verdi. DYP de Meclis’te Ağar ve birkaç kişiyle kaldı.
Mehmet Ağar neden öyle yaptı? Hálá meçhuldür. Bu bir...
Ağar’ın affedilmez ikinci büyük günahı, 22 Temmuz 2007 seçimlerinden önce Anavatan Partisi ile DYP’nin güçbirliği yapmasını önlemesidir. Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu’nun bu bağlamda bazı kusurları olabilir. Ama sorumluluk tartışmasız olarak Mehmet Ağar’ındır.
Bu konuda Mehmet Ağar’ın hálá inandırıcı bir açıklama yapmadığını düşünüyoruz.
Daha çok söylenecek şey var ama yer yok. Sırası gelince onlara da gireriz. Şimdilik sadece Merkez Sağ eğer çöktüyse ilk sorumlu Tansu Çiller ama asıl fail Mehmet Ağar’dır diyerek bitirelim.