Paylaş
Onlar vazgeçedursun, Muğla’dan dün gelen bir haber "Muğla’ya bağlı Yeşilyurt Beldesi’nde maganda kurşunuyla vurulan CHP’li Belediye Meclis üyesi Bekir Eyice’nin sağlık durumunun ciddiyetini koruduğunu" bildiriyordu.
Gazetelerde her gün bu tür haber görmeye alıştık. Ama asıl diyeceğimize gelmeden bir başka örnekten, yani "Sakarya’nın Geyve İlçesi’ndeki bir düğünde ruhsatsız tabancayla havaya ateş eden Şenol Şen isimli türkü sanatçısı"ndan da söz edeceğiz.
Bu zata Geyve Cumhuriyet Savcısı, "Kabahatler Yasası"nın 23’üncü maddesinin "Yasada hüküm bulunmaması halinde Cumhuriyet Savcısı’na, bir kabahat nedeniyle idari yaptırım uygulama yetkisi vermesi"nden yararlanarak "ön ödeme" kaydıyla 12 bin YTL, yani 12 milyar lira para cezası vermiş. Ayrıca Ateşli Silahlar Yasası’na aykırı hareket ettiği için de soruşturma başlatmış.
Kabahatler Yasası’nın sözü edilen hükmünü incelemiş değiliz. O nedenle yetkisini doğru kullandığını varsayıyor ve öteki savcıları da Geyve Savcısı’nın yaptığını yapmaya davet ediyoruz.
Ancak yukarıda değindiğimiz gibi bizim asıl üzerinde durmak istediğimiz husus, başka:
Türkiye’de her yıl sırf maganda kurşunuyla (bir kaynağa göre) 600 kadar insanın hayatını kaybettiği dikkate alınırsa, sorun çok ciddi demektir.
Yasalar varken ve uygulanırken 600 kadar insanımızı kaybediyorsak, "yeni kurallara" veya "yeni önlemlere" ihtiyaç olduğunu kabul etmek zorundayız.
Kuşkusuz yeni önlemlerin başında ateşli silah bulundurma ve/veya taşıma hakkını çok az sayıda insana tanımak gelir.
Merhum Turgut Özal’ın bu konuda yasayla konulmuş barajı yıkıp herkesin olabildiği kadar kolayca silah edinmesi yolunu açtığı tarihten beri, yani yaklaşık 20 senedir, nerdeyse silah almayan yetişkin kalmadı.
O nedenle "silahları toplama" olanağı yok denecek kadar az şimdi. Ama elimizdeki silahlarla ilgili yeni kurallar koymak mümkün. Örneğin, kurusıkı denen tabancaların namlu ucunun (pembe veya açık renk gibi) başka renk olması şartı konulabilir. Böylece kurusıkı silahı gerçek silah sanmaktan doğan öldürmeler mazeretsiz kalır.
İkincisi... Ateşli silah taşıyan kişinin "herkese açık" olan "kapalı" mekánlara "silahıyla" girmesi kesin olarak yasaklanabilir. Dinlemezse, şikáyet üzerine cezalandırılabilir.
Üçüncüsü ve en önemlisi, "alkol alan" kişinin üzerinde ateşli silah bulundurması, bağımsız bir suç haline getirilebilir.
Dördüncüsü... Alkollü iken silah atan kişiye, o nedenle veya işlediği başka suç nedeniyle verilecek ceza miktarı artırılmalıdır.
Eğer bu ülkenin magandası, hırsızı, canisi, dolandırıcısı kadar, bu memleketin masum insanlarının da "devlet tarafından korunması" gerekliyse, önce onlara el uzatmak gerekir.
Paylaş