Paylaş
Son olarak ülkemizi Tel Aviv’de temsil eden Büyükelçi Oğuz Çelikkol’u İsrail Parlamentosu’ndaki (Knesset) makamına davet eden İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon’un, fevkalade kaba bir tertiple Büyükelçimizi ve onun şahsında Türkiye Cumhuriyeti’ni küçük düşürmeye kalktığına ilişkin bilgiler geldi.
İsrailli yetkili, Büyükelçimizle görüşeceği odaya, muhatabına emrivaki yaparak gazetecileri de çağırmış. Önce Büyükelçimizin elini sıkmayarak onu aşağılama niyetini ortaya koymuş. Sonra Büyükelçimizi kendisinin oturduğundan daha düşük seviyeli bir kanepeye oturtarak ona “Bak, biz sana da senin şahsında Türkiye’ye de böyle muamele ederiz. Anladın mı?” mesajı vermiş. Sonra da Star TV’de yayınlanan “Kurtlar Vadisi” isimli dizideki “İsrail Büyükelçiliği baskını” sahnesinde, dizi kahramanının, kendisine “Burası yabancı bir ülkenin toprağı, savaş suçu işliyorsunuz” diyen İsrailli diplomata, “Hep siz mi savaş suçu işleyeceksiniz?” diye yanıt vermesine kızgınlığını ifade etmiş.
Dürüst olalım. Karşımıza çıkan -İsrailliler dahil- herkes her fırsatta, “Basın özgürlüğünün temel kuralı, devletin ona müdahale etmemesidir” demiyor mu?
Hazreti Muhammed’i aşağılayan karikatürler krizi çıktığı zaman bunları yayınlayan gazeteyi o tarihteki Danimarka Başbakanı Rassmussen, “Bu ülkede ifade özgürlüğü var. Ben o karikatürler nedeniyle söz konusu gazeteye hiçbir şey söyleyemem” diye savununca tüm Batı dünyasıkendisini alkışlamadı mı?
Şimdi İsrail Dışişleri Bakanlığı ne hakla bir diziyi bir Büyükelçi’ye şikâyet edip müdahale talep ediyor?
Ama asıl mesele zaten bu değil. “Dizi” bahane... Asıl mesele “Türk Büyükelçisinin başına çuval geçirmek.”
Böyle bir durumda akla gelen ilk şey, “İsrail’in yaptığını misliyle, onların buradaki Büyükelçisine yapmak”tır.
Ama Türk hükümetinin tepkisi iyi ki öyle olmadı.
Haklarını yemeyelim. Bir yıl önce Davos’taki “one minute(s)” skandalı (bizden başka hemen herkese göre bu bir kahramanlıktı) ardından da İsrail aynı şekilde soğukkanlı davranmış, ülkemizle ilişkilerin bozulmamasına çalışmıştı.
Daha önce de yazdığımız gibi Türkiye’nin İsrail tarafından izlenen “saldırgan” politikalara karşı çıkması, bu ülke elindeki nükleer silaha karşı çıkmayanların, başka ülkelere itiraz etmesindeki çifte standardı teşhir etmesi doğruydu.
Ama bu tutumu, “İslam dünyası kahramanlığına oynama” boyutuna götürmek gereksizdi.
Oysa Başbakan Tayyip Erdoğan her defasında daha sert eleştirilerle gerilimin bu noktaya gelmesinde birinci derecede rol oynadı.
Bu noktadan sonra olsun, “aklıselim” devreye girerse, daha kötü olaylardan kaçınabiliriz. Aksi halde zor günlere hazır olmalıyız.
Paylaş