Paylaş
" Sizin sandıkta verdiğiniz mesajı da anlıyorum. Lütfen, müsterih olun.
Kime oy vermiş olursanız olun, oylarınız bizim için değerlidir, tercihlerinize saygı duyuyoruz" diyerek devam eden Başbakan Tayyip Erdoğan’ın dünkü sözlerini dinlediniz mi? Almanya’ya hareketinden önce Esenboğa’da;
"Üniversitelerarası Kurul veya Türkiye Barolar Birliği, Türkiye’deki ne tüm öğretim üyelerini ne de tüm avukatları temsil ediyor. Kimse kimsenin iradesine ipotek koyamaz. Kendilerini destekleyenler vardır, onlara da saygı duyarız ama bu tamamen oradaki o kurumun üyelerini temsil ediyor anlamına gelmez, ne TBB’de ne de ÜAK’ta" dediğinden haberiniz var mı?
Böyle diyor, çünkü onların "türban" konusunda farklı düşündüğünü biliyor.
Sayın Başbakan bir zamanlar üniversite öğretim üyelerine çok kızan bir başbakanın, Meclis Genel Kurulu’nda milletvekillerine dönüp;
"Üç beş profesör mü doğruyu bilir yoksa muhterem hey’eteniz mi?" diyerek aldığı alkışlı olayı anımsatıyor.
Hiçbir ikinci düşünce taşımadan yani içtenlikle belirtelim:
Söz konusu Başbakan bazen Meclis’teki çoğunluğun, üç beş profesör kadar iyi bilmediğini çok geç öğrendi.
Başbakan’a göre "türban konusunda toplumda yüzde 75 mutabakat" varmış. O nedenle yaptığından memnun olduğunu görüyoruz. Çünkü kendisinin "Cumhuriyet’in niteliklerinden asla taviz vermeyeceğine" ilişkin sözlerine kamuoyunun hálá inandığını sanıyor. Bunu zannettiği için de Büyük Atatürk’ün şair Tevfik Fikret’ten aktarıp benimsediği "Fikri hür, vicdanı hür gençler yetiştirme" sözünü, laik Cumhuriyet’in belini kırmak amacıyla getirdiği öneriyi savunmak için kullanıyor.
Bu taktiği biliriz. Önceki iktidarlar da "kamu düzenini koruma" gerekçesiyle öneri getirirler, altından "devlet terörü" çakırdı. "Rüşvet ve yolsuzluğu önleyecek" yasa yapanlar, devleti soydururlardı.
Şimdi de "türbanlı öğrencilerin üniversitelere girmesine" olanak vermeyi amaçlayan Anayasa değişikliğini, "özgürlükler" adına savunanlar var.
Dahası... Modern Türk kadını izlenimi veren Adalet ve Kalkınma Partili bazı milletvekillerinin, kendilerine birinci sınıf insan olma hakkını veren Atatürk devrimlerinin tahribinde rol aldıkları da bir gerçek.
Önceki gece TBMM Genel Kurulu’nda yapılan "Anayasa’nın 10 ve 42’nci maddesini değiştirme" önerisiyle ilgili görüşmelerde söz alan Ayşe Bahçekapılı, Özlem Türköne ve Ayşe Türkmenoğlu isimli AKP milletvekillerinin, "türbanı" savunurken Atatürk’ü referans olarak göstermeleri bunun örneğidir.
Daha önce de birkaç kez yazdık. Anayasa değişikliğinin ilk görüşmesini önceki gece TBMM Genel Kurulu’nda tamamladılar. Önümüzdeki günlerde ikinci görüşmeyi de tamamlayıp bu yeni hükümleri yürürlüğe sokabilirler. Ama bununla çözüme değil, çıkmaza giderler. Bekleyin kim haklıymış görün.
Paylaş