Kıbrıs da gidiyor!

KIBRIS’taki Türkler ya da "bağımsız ve özgür" bir ulus gibi yaşamanın onurunu 34 yıldır taşıyan Türkler kan ağlıyor.

Hem de Rum mezaliminden kurtuluşlarının 34’üncü yıldönümü olan 20 Temmuz 2008’de!

Çünkü Rum’a satılmanın ve tekrar esir düşmenin korkusu egemen Kıbrıs’ta.

İnanılır gibi değil ama olay tam da Rauf Denktaş’ın yıllardır haykırmasına rağmen kimseye işittiremediği gibi yani Osmanlı ordularının 1897’de Yunanlıları yenmesine rağmen o dönemin "Büyük Devletleri"nin yani İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya’nın baskısıyla her şeyin tersine dönmesine benziyor:

O zaman Osmanlı’nın önce yenik Yunan Ordusu komutanı Prens Yorgi’yi "Girit Valiliği"ne getirmesini sağladılar. O ayrılınca ancak Atina’nın tayin edeceği yeni valiyi tanıyacaklarını ilan ettiler. Böylece Girit önce fiilen Yunanistan’a bağlanmış oldu, sonra da adanın ipi çekildi, bitti.

Neden bunları söylediğimizi en iyi CHP İstanbul Milletvekili Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ önceki gece TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmadan öğrenebilirsiniz. Mutlaka okuyunuz.

Elekdağ’ın dediklerine gelmeden anımsatalım:

Bilindiği gibi bir süredir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Güney Rum kesimi Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas arasında, "Kıbrıs sorununun çözümünü" amaçlayan görüşmeler yapılıyor.

Bugüne kadar hem Türkiye’nin hem de KKTC’nin savunduğu tez şu idi:

"Çözüm ancak adada iki bağımsız ve egemen devletin var olduğu ve bunların kurucu devletler olarak egemenliklerini ortak bir yapıya vermekleri suretiyle, iki halklı, iki kurucu devletin eşit siyasi statüde olacakları bir yapı kabul edilirse sağlanabilir."

Türkiye
ayrıca 1960 tarihli "Garanti ve İttifak Antlaşmalarının yürürlükte kalmasını" istemekteydi. Çünkü Slobodan Miloseviç’in Bosna-Hersek’teki Müslüman halka 1992-1995 arasında yaptığı "etnik temizleme"nin bin beterini Makarios liderliğindeki Rumlar, 1955’ten 1974’e kadar Kıbrıs Türklerine karşı uygulamışlardı. Bunu önlemenin yolu, garanti antlaşmalarının verdiği yetkiyle adada Türk askerinin bulunmasıydı.

(İlginçtir, Girit’i Yunanistan’a bağlama kampanyasının başladığı 1878’den ilk sonucun alındığı 1898’e kadar aynı şeyler Girit’te yaşanmış ama orada Osmanlı askeri kalmadığı için ada gitmişti.)

Şükrü Elekdağ önceki gece Meclis’te, Talat’la Hristofyas arasında yapılan son görüşme ardından 1 Temmuz günü yayınlanan ortak bildiride, "iki liderin gelecekteki Birleşik Kıbrıs’ta tek egemenlik ve tek vatandaşlık konularında ilke anlaşmasına vardıklarının" açıklandığına dikkat çekti:

"Tek egemenlik ve tek vatandaşlık kavramı esas alınarak yapılacak müzakereler sadece üniter bir devlet yapısı doğurur ki bu da KKTC’nin bir eyalet olarak Kıbrıs Rum devletine yamanması ve Kıbrıs Türklerinin azınlık statüsüne indirgenmeleri demektir.

Bu durumda yeni bir Girit olayının yaşanması kaçınılmaz olacaktır.

Bu gelişmenin bir sonucu da Türk askerinin adadan çekilmesi, Garanti antlaşmasının son bulmasıdır."

Görüldüğü gibi Kıbrıs da "babalar gibi" satışa çıktı.

Bugün Kıbrıs Türklerinin kurtuluş bayramına katılan Sayın Başbakan acaba ne buyuruyor?
Yazarın Tüm Yazıları