Paylaş
Bunları Türkiye’de işitiyorsanız, boşuna konuşulduğunu da bilirsiniz. Nitekim bu son bayramın ilk günlerini de kavga ve gerginlik içinde geçirdik. Başkası zaten olamazdı. Çünkü kültürümüz sevgi değil kavga kültürü.
İnanmayan -topluma örnek olması gereken- siyasi parti liderlerinin birbirleri hakkındaki sözlerine göz atsın...
Bir yandan öteki partilere “uzlaşı” çağrıları yapan, “Demokratik açılım, AKP’nin ya da iktidarın projesi olarak yansıtılmamalı. Bir milli birlik projesi olarak herkesin elini taşın altına koyması lazım. Bu bir milli proje olarak yansısın istiyoruz” diyen Başbakan o uzlaşı çağrıları devam ederken muhataplarına:
“Bayramlar yeni başlangıçlar. Bunu iyi değerlendirelim. Bir milli birlik projesi dedik. Ama bakıyorsunuz ki sıfatı muhalefet olanlar buna muhalefet ediyorlar ve beyaza siyah deme gayreti içindeler. Gelin bunu görüşelim dediğiniz zaman hayır biz sizinle görüşmeyiz diyorlar. Görüşülmeden, neyin ne olduğunu bilmeden nasıl oluyor da bunu damgalıyorsunuz? Açıklandı mı bir şey? Ülkeyi bölüyorsunuz diyenler bölücüdür. Kimse Ak Parti’ye bölücü yaftasını yapıştıramaz. Biz Türkiye’de 61 vilayette birinci partiyiz. Diğer kalan vilayetlerde de 2. partiyiz. Ey CHP; MHP; DTP sen nerede varsın?” diyerek hitap eder mi?
Gördüğünüz gibi, elimizde yazılı metin olmadan konuşursak yani aklımıza geleni, içimizden geçtiği gibi ifade edersek “kavga kültürü” hemen kendini gösteriveriyor.
Aynı kültürün yansımalarını muhalefette de görüyorsunuz. Örneğin Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli bir süredir ısrarla sürdürdüğü sert ve kavgacı üsluptan hiç vazgeçmeyecekmiş gibi konuşuyor. Ağzını açınca Başbakan hakkında en hafif suçlama kelimesi olarak “ihanet” ve “bölücülük” deyimlerini kullanıyor.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın üslubu Bahçeli kadar ağır olmasa da iktidar partisinin “Demokratik” dediği açılıma karşı gergin ve mesafeli bir tavır koymayı sürdürüyor.
Bize bu yaklaşımlardan en makul olanı CHP’ninki görünüyor.
CHP haklı olarak “İçeriğini ve amacını bilmediğimiz bir siyasi girişim için size niçin destek verelim?” diyor.
Gerçekten, biri karşınıza gelip, “Çok parlak bir proje için şu kadar para koy” dese neyiniz var, neyiniz yok hemen ortaya atılır ortak olur musunuz?
“Kardeşim şunu bir anlat da aklım yatarsa katılayım” demez misiniz?
Başbakan’a sorarsanız onun arzusu “katılımın çok daha geniş kapsamlı olması ve toplumsal mutabakat sağlanması” imiş.
Bugün bunu söyleyen Tayyip Erdoğan şimdiye kadar kendisinin “iyi” dediği hangi projenin rantını -bırakınız rantını, keyfini bile- başkalarıylabölüşmeye razı oldu da, bu defaki çağrısı inandırıcı sayılsın?
Paylaş