UZUN yıllardır tartışılan “Tam Gün” Yasası, Anayasa Mahkemesi’nin önceki akşam açıklanan kararı ile “Uygulanacak mı, uygulanmayacak mı?” sorusunu nihayet geride bıraktı. Bugünkü iktidar, sağlık sektörünün “sağlıklı” olmasını sağlayacak önemli bir adım daha attı. Önce Sağlık Bakanı Akdağ’ın hakkını verelim, sonra konuşalım.
Adım olumlu ama Anayasa Mahkemesi, yasanın “dar” hatta aşırı derecede sekter bakışlı hükümlerini iptal etti de, bu yasa yüzünden karşılaşacağımız bazı sakıncalar ortadan kalktı. Önce altını çizmeye değer gördüğümüz gerçekleri ifade edelim: Bugünkü iktidar -daha doğrusu bugünkü Sağlık Bakanı- yıllardır çözülemeyen birçok sorunu çözdü. Örneğin ilaç fiyatları ikide bir sorun olmaktan çıktı. Üniversiteler dışındaki tüm kamu sektörü hastaneleri -Sosyal Sigortalar Kurumu’na bağlı olanlar başta olmak üzere- tek çatı altında toplandı. Bize verilen bilgiye göre tüm sağlık kurumlarındaki hasta, yatak, kadro, ikmal gibi aklınıza gelen tüm bilgileri izleme olanağı veren “online” iletişim sistemi kuruldu. “Acil servis” kavramı, tüm Türkiye’yi kapsayacak bir bütünlüğe ve dinamizme kavuşturuldu. Gerçi bu iktidarın “sağlık sektörünü özel hastanelere devretmek ve bu yolla sağlanacak rantı, iktidar yakınlarına dağıtmak” gibi temel bir amaçla çalıştığını ve tüm politikalarını bu düşünce üzerine oturttuğunu duyuyoruz. Ama elimizde bu iddiayı destekleyecek veri yok. Sadece yeri gelmişken kaydetmekle yetiniyoruz. Tam Gün Yasası işte bu dönüşümlerin yeni bir adımı olarak karşımıza çıktı. Doğrusu kamuoyundan da büyük destek gördü. Çünkü bu yasanın, kamu hastanelerindeki bazı hekimlerin, “Tedavi edilmek istiyorsan önce bizim muayenehaneye gel” türünden davranışlarını önlemeyi amaçladığı biliniyordu. Nitekim Anayasa Mahkemesi, yasanın getirdiği yasağı korudu. İyi etti. Böylece (üniversite dışındaki) kamu hastanelerinde görev yapan hekimlerin ya muayenehaneyi veya devlet hastanesindeki görevi tercih etmesi zorunlu hale geldi. Gerçi Türk Tabipleri Birliği’nin bu görüşe karşı çıktığı bildiriliyor ama, Anayasa Mahkemesi’nin kararını doğru okuyan herkes ortada tereddüt edecek bir husus olmadığını kabul eder. Neyse ki Anayasa Mahkemesi yasanın “üniversite öğretim üyelerinin yükseköğretim kurumları dışında çalışmasını yasaklayan” hükmünü iptal etti. Böylece gerçekten uluslararası düzeyde tanınmış hekimlerimizin önünü tıkayan -hatta onları başka ülkelere gitmeye zorlayacak olan- saçmalık önlenmiş oldu. Yeri gelmişken kendisi de bir akademisyen olan Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’ın CNN Türk televizyonunda bu konuyu açıklarken: “Neden bir üniversite öğretim üyesi, bir anabilim dalı başkanı, hem anabilim dalı başkanı olacak hem de ‘Muayenehanem olacak’ der? Bunun sebebi çok açık. O anabilim dalı başkanlığını muayenehanesi için bir şekilde kullanıyor da ondan” diyerek kategorik konuşmasını yadırgadığımızı belirtelim. Öyle bir şeye tenezzül etmeyen yok mu?