DIŞİŞLERİ Bakanı Abdullalh Gül, Türkleri soykırım suçlusu ilan eden önerinin ABD Kongresi’nden geçmeyeceğini dün Ankara’da müjdelemiş.
Dileriz sözleri daha önce örneğini gördüğümüz temelsiz iyimserliklerden biri değildir.
Hoş Sayın Bakan bu noktada yalnız görünmüyor. Ertuğrul Özkök de dünkü yazısında Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Tom Lantos nezdinde yapılan teşebbüslere değiniyor, Ermenistan’ın "yumuşama" eğilimlerine ilişkin haberler aldığını ihtiyatlı bir dille aktarıyordu.
Her şey inşallah o yönde gelişir.
Ama biz "Demek durum düzeliyormuş" demekten yana değiliz. Tam tersine... Bu tür izlenimler vererek tutumumuzu gevşetmemiz de hedeflenmiş olabilir. O nedenle üzerimize atılan iftiraları ortaya çıkarma kampanyasında ısrar etmemiz ve kavgamızı kanıtlarla sürdürmemiz gerekir.
Daha önce de yazdığımız gibi -şimdiki dahil- hükümetlerden bir şey beklemeyelim. Neler yapmak gerektiğine kendimiz karar verip, hukuk içinde kalarak uygulayalım. Örneğin:
Aynen 24 Nisan’ı kendi kampanyalarının sembolü haline getiren soykırımcı Ermeniler gibi biz de İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu’nun önerisine uygun bir şekilde her yıl 27 Ocak’ı "Ermeni terörünü kınama ve şehit diplomatlarımızı anma günü" ilan etmeli, sadece Türkiye’deki kurumlarımızda değil, her ülkedeki temsilciliklerimizde de bu günü anmalıyız.
Soykırım iddialarını iki tezi savunan tarihçilere incelettirme yolunda hükümetin yaptığı öneriyi her platformda herkese duyurmalı, Ermeni tarihçileri bu öneriyi kabule zorlamalıyız.
Sivil toplum kuruluşlarını bu kampanyaya ortak etmeliyiz. Kendi bildiğimizi örnek verelim:
Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Birliği isimli, 127 Sivil Toplum Kuruluşu’nun oluşturduğu platform son iki yıldır "soykırım" iftirasını çürütmek amacıylatüm gücüyle çalışıyor. Tüm Kongre üyelerine tek tek mektup yazıp "soykırım" iftiralarını çürütmeye uğraşıyor. Avrupa Parlamentosu ile Federal Almanya Parlamentosu üyelerine aynı nitelikteki mektuplar gönderiyor. Almanlara belgelerle, fotoğraflarla dolu Almanca broşürler iletiyor.
Edinburgh’daki İskoçya Parlamentosu’na, Fransa’daki Ulusal Meclis üyelerine faks ve e-mail kampanyalarıyla ulaşıyorlar. ABD’deki etkin gazete yazarlarına aynı şekilde mektuplar gönderiyorlar. Ermeni tarihçileri de çağırarak konferans düzenliyorlar.
Bunlar elbette yetmez. Nitekim okuyucumuz Yılmaz Erolgaç, "ABD’de Ermeniler sadece California ve New York gibi birkaç eyalette güçlüler ama Georgia, Alabama, Teksas, Montana gibi eyaletlerde nerdeyse yoklar. Neden biz o eyaletlerin senatörlerini yanımıza çekmiyoruz?" diye soruyor.
Ermeni zenginler ellerini ceplerine sokup kendi davalarını savunacak fon oluşturuyor. Bizim zenginler neden aynı fedakarlığı yapmıyor?
Bunlar yapılması gerekenin yüz binde biri bile değil... Biz ne zaman ayağa kalkacağız?
Not: Dünkü yazımda "Ermeni diasporasından" söz eden cümlemin, "Ermenistan dışında yaşayan Ermenilerin tamamını" ifade ettiğim anlamına geldiğini belirten bir dostumun uyarısını dikkate alarak belirtiyorum: Maksadım sadece "soykırım" iddiacısı Ermenilerdir. Hem Türkiye’de hem de başka ülkelerde yaşayan pek çok Ermeni var ki, dost insanlardır, bizdendir, bizimdir. O.E.