Paylaş
Bir zamanlar Karen Fogg diye bir hanım vardı. Resmi görevi Avrupa Birliği’ni Türkiye’de temsil etmekti. Ama o Türkiye’yi yönetmeye kalkacak kadar haddini bilmezliği ileri götürmüştü.
Bu tiplerin sonuncusu David L. Phillips adında biri. “Türkiye ile Irak Kürtleri arasında güven tesisi” ve “PKK problemi” konulu raporları kaç gündür tartışılıyor.
Tartışılır çünkü hem yanlış laflar ediyor hem de haddini hududunu aşıyor.
Raporlarına geçmeden önce belirtelim:
David L. Phillips, Mesud Barzani’ye hayli sık konuk olmuş. Belirgin bir “Kürt sempatizanı”.
Zaten son raporunun zeminini teşkil eden 13-15 Nisan 2009 tarihli Washington toplantısını -dün Akşam gazetesinde Nagehan Alçı’nın verdiği bilgiye göre- Washington’daki Kürt Enstitüsü’nün Başkanı Necmeldin Kerim’le birlikte düzenlemişler. Bu demektir ki o toplantıdan hangi sonucun çıkmasını istiyorlarsa, onları söyleyecek isimleri çağırmışlar.
David L. Phillips’in raporuna gelince:
Phillips, Mesud Barzani’den ve onun siyasi emellerinden hazzetmeyen Türklere çok kızıyor. Türkiye’nin Barzani’ye bağımsız devlet başkanı muamelesi yapmasını isteyen önerilerde bulunuyor. Örneğin “Kürdistan Bölge Yönetimi Türkiye’nin bazı illerinde ticaret büroları açmalı, bunlar daha sonra konsolosluğa dönüştürülmelidir” diyor.
Konsolosluk açmak ancak bağımsız devlete ait bir hak olduğuna göre, bu öneriye ne demeli?
“Eğer Türkiye, Kürtlerin haklarını kısıtlar veya Kerkük’ün statüsü için yapılacak referandumu engellemeye (kalkar) ya da PKK’yı vurma amacıyla büyük bir askeri operasyon düzenlerse, Avrupa Birliği’nde Türkiye’ye karşı olanlar, bu durumu Ankara’nın adaylığını engellemede bahane olarak kullanabilir” diyor. Yani egemenlik hakkımızı kullanmayalım diye aba altından sopa gösteriyor.
Tehdidini onunla sınırlı tutmuyor. “ABD müttefik olarak, Türkiye ile Irak Kürdistanı arasında bir seçim yapma konumunda kalmak istememektedir” diyor.
Görüyor musunuz 57 yıldır “sadık dostumuz, müttefikimiz” dedikleri Türkiye’yi ne kadar ucuza elden çıkaracaklarmış?
Başka saçmaları da var. Örneğin “1925’te Kürtler, Osmanlı idaresi altındaki bağımsızlığa tekrar kavuşmak için ayaklanma başlattı” diyor.
Şeyh Sait isyanı hangi “bağımsızlığa tekrar kavuşmak için” yapıldı da haberimiz olmadı?
“Tayyip Erdoğan basın, örgütlenme ve ifade özgürlükleri üzerindeki kısıtlamaları kaldırdı (...) yargının bağımsızlığını genişletmek üzere önlemler aldı” diyor.
Anlayamadık, acaba başka bir ülkedeki Tayyip Erdoğan’dan mı söz ediyor?
Bülent Ecevit döneminde yapılan ve “Kürtçeyi yasak dil olmaktan çıkartan” Anayasa değişikliklerini Adalet ve Kalkınma Partisi’nin gerçekleştirdiğini de bu zattan öğreniyoruz.
Daha çok var ama yer yok.
Buyurun bu uzmanın kafasıyla istediğiniz yere gidin.
Paylaş