ERGENEKON’u bitiremeden gündeme "Davos Meydan Muharebesi"ni aldık. Çünkü ortada bazılarına göre "büyük bir zafer" var. Bazılarına -örneğin bize- göre de Pirus Zaferi’ne dönmesi çok muhtemel bir olaydan söz edilebilir.
Bizim gibi düşünmeyen çok var, biliyoruz. Ama beklersek kim haklı görürüz.
İlk sorun, "Ermeni soykırımı" iddialarının kabul edilmesi için ABD Kongresi’negelecek öneriyle yaşanacak.
Merak ediyoruz, şimdi Erdoğan’ı alkışlayanlar 30 yıldır engellediğimiz o önerinin Kongre’den geçmesini nasıl önleyecekler?
Ama o kadar beklemeye gerek yok. Örneğin, Fethullah Gülen’in medyadaki en büyük gücü olan Zaman Gazetesi’nin Washington Temsilcisi Ali N.Aslan, ipuçlarını dün vermiş. Bizim Davos Meydan Muharebesi’ninorada nasıl değerlendirildiğini Aslan’dan dinleyelim:
"ABD hükümetindekiler her iki liderin (Tayyip Erdoğan’ın ve Şimon Peres’in) paneldeki davranışlarını pek tasvip etmiyor. (...) Erdoğan’ın söz ve davranışlarının Batı’da antisemitizm gibi algılandığı, özellikle uzun vadede Türk dış politikasına zarar vereceği kanaatindeler. Bir Amerikalı diplomat kaynak, ’Tek bir olumlu tepki verene rastlamadım’ diyor.
(...) Erdoğan için Davos dönüşünde havaalanında yapılan mitingin ’oldukça organize’ oluşu Amerikalıların dikkatini çekmiş. Yani bu çıkışın önceden planlanmış olabileceğinden kuşkuları var.
(...) ABD hükümeti mensupları (...) Amerikan Musevi Cemaati’nin Davos sonrası büsbütün kaybedileceğinden endişeli. Musevi kaynaklarından dinlediklerim onları teyit ediyor.
(...) Davos vak’ası Washington’da Ermeni lobisi gibi hasım kesimlerin işine gelirken, Türkiye’yi ve AK Parti hükümetini savunan ya da en azından karşı olmayanların elini zayıflattı. Bir emekli Amerikan Büyükelçisi ’Başbakan sinirlerini tutmayı bilmeli’ diye serzenişte bulunuyor. Görüşlerini makul bulduğum bir Amerikalı düşünce kuruluşu uzmanı ’duygusal liderliğin’ bir kenara bırakılıp daha farklı bir ’üslup’ kullanılması gerektiğini söylüyor. Türk hükümetinin Washington ve Brüksel gibi Batı başkentlerinde kredibilitesinin zayıfladığını kaydediyor. Batılı liderlerin Erdoğan’ı ’öngörülemez’ bulacağı, aynı masaya oturmaktan çekineceği görüşü sıkça seslendiriliyor. Ankara’nın son dönemdeki dış politika çizgisini, bir Batı ve NATO müttefikinden çok ’bağlantısızlar’a benzetenler var.
Özetle, İsrail’in uluslararası camiayı ve hukuku umursamaz tavırlarından şikáyetçi olan bazı Amerikalı aydınlar, Türkiye’nin çıkışlarını yerinde bulabilir. Ancak Washington’da olaylara reelpolitik zaviyeden bakan aktif dış politika oyuncuları, Türkiye’nin kendine zarar verdiği kanaatinde.(...)"
Şimdi bize vatanperverlik dersi vermeye kalkanlara ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ı "Davos fatihi" ilan edenlere soralım:
Roma ordusunu yenmek uğruna kendi ordusunu sıfıra indiren (elindeki kozları kaybeden) Epir Kralı Pirus’un, "Aman Tanrım! Bana bir daha böyle bir zafer verme!" dediği noktaya gelmenin savunulabilir bir tarafı var mı?
Ansiklopediler "Pirus Zaferi" deyiminin, aslında yenilmeye mahkûm galibiyetleri anlatmak için kullanıldığını yazıyor.