Paylaş
Ama gün geçtikçe hem Genel Başkan Tayyip Erdoğan'ın beyanları hem de partinin uzmanı olarak takdim edilen kişilerin sorulara verdikleri yanıtlar, fili daha iyi görmemize olanak veriyor.
Bu arada bir parantez açıp özellikle Sayın Tayyip Erdoğan'a küçük bir tavsiyede bulunalım:
Aman çok konuşma... Hele üzerinde yeterince bilgi sahibi olmadığın ve net bir kanaat oluşturmadığın konuda sorulanlara net yanıt vermeye kalkma!
Kaybeden sen olursun. Sonra hırsını başkalarından almaya kalkarsın.
Konumuza dönecek olursak:
Dünkü gazetelerde görmüşsünüzdür. AKP'nin ekonomi ve maliye konularındaki uzmanları olarak ön planda görünen Ali Babacan ile Ali Coşkun (iki Ali'ler) partinin iktidar döneminde izleyeceği politikalara ilişkin açıklamalar yaptılar. Ali Babacan, ‘‘Kimseye nereden buldun demeyeceğiz. Servetin vergisi olmadığına göre kaynağının sorulması yanlış’’ diyor. ‘‘İnsanlar bir ev-araba alıyorlarsa bu parayı nereden kazandın sorusu yanlış’’mış. Umutlarını çok iyi bir kontrol mekanizması kurmaya bağlamışlar. Onu söylüyor. Zaten ‘‘Mali Milat’’ı da kaldıracaklarmış.
Dahası... Partide bir yasa taslağı hazırlamışlar. ‘‘Ödenmemiş vergilerin ceza ve faizlerinin tamamı, ana paraların yüzde 25'i silinecek’’miş. ‘‘Mahkemede veya uzlaşma sürecinde bulunan 130 bin vergi dosyası, kaçakçılık suçunun (iddiasının olsa gerek) düşmesi şartı ile’’ tasfiye edilecekmiş.
Kaçakçı, yediği nanenin belki binde biri tutarında bir parayı vergi dairesine yatıracak... Devlet de ona ‘‘Aferin iyi kaçırmışsın’’ dercesine ‘‘Tamam... Artık alacağımız vereceğimiz yok. Yoluna devam et’’ diyecekmiş.
Hani, önce ekonomiyi tamamen kayıt içine alsalar, iyi işleyen bir denetim düzeni kurup da bu affı yapsalar, tamam, helal olsun diyeceğiz. Ama ortada o da yok. Yani eski tas, eski hamam, aynen devam edecek.
Tabii böyle bir öneriden söz edilince ‘‘Hazine'ye bu sayede şu kadar katrilyon para girecek’’ denir. Zaten bu genç de 11 milyar dolardan söz ediyor.
Oysa aynı yol kaç defa denendi. Neticede hep kaçakçı kárlı çıktı.
Aferin... Zaten bir parti iktidara gelince önce neyi ele alırsa bilin ki asıl diyet borcu o kesimedir, başkasına değil.
Yer kalmadığı için Sayın Ali Coşkun'un özellikle özerk kuruluşlar konusundaki sözlerine giremedik. Ama sadece şu kadarını ifade edelim:
Kemal Derviş gibi AKP de özerk kuruluşları lağveder, yerine yenisini kurarsa, o kuruluşun özerkliğinden söz edilebilir mi? Yanlışı tekrarlayarak doğruya ulaşıldığını gösteren bir tek örnek var mı hayatta?
Paylaş