BU yaratık, bir ülkeyi karıştıracak kadar önemli şeyler biliyor idiyse ve bunları taa 2001 yılında üstelik polis tarafından alınan ifadesinde söylediyse, işleme koymak için 8 sene niçin beklendi?
Anımsayabildiğimizyanıt şu: Bu ifadeler o zaman incelenmiş ama ciddiye alınmaya değer bulunmamış.
Madem bu ifadeler "ciddi" değildi, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) onları iki sene sonra neden Başbakan Tayyip Erdoğan’a rapor etmeye ihtiyaç duydu?
Buna yanıt yok.
Peki Başbakan Tayyip Erdoğan şimdi Türkiye’yi sallayan bu dosyayı işleme koymak için neden 4 yıl bekledi?
Yine yanıt yok.
Adamın iddialarından tek örnek verelim:
Eğer emekli Binbaşı Cem Ersever’i şimdiki Ergenekon davasının baş sanığı sayılan emekli General Veli Küçük öldürttü ise -veya bu adam o iddiayı taa 2001 yılında ortaya attıysa- konu sekiz sene sonra mı ele alınır?
Yok, bu adam bir soytarı ise, -ki kanımızca soytarı sıfatı ancak ona iltifat için kullanılabilir- TRT gibi bir kamu malı televizyon, önceki akşam, en sorumsuz televizyon kanallarının bile mikrofonunu ihtiyatla uzatacağı bir yaratığa ekranını nasıl tahsis eder ve onun her önüne gelene iftira etmesine aracı olur?
Yanıt yok!
Bu ülkede ne oluyor? Nereye götürülmek isteniyoruz?
Gerçekten, kim neyi amaçlıyor hálá net olarak anlayabilmiş değiliz.
Hadi diyelim ki Atatürk’ten nefret edenliberal (!) faşistlerin gerçek Atatürkçülerle kavgası var. Atatürk düşmanı gericilerle el ele vermiş halde, ne kadar çağdaş kafalı aydın varsa, tasfiye etme -veya sindirme- çabasındalar.
Siyasi iktidar da bu işbirliğinin büyük ortaklarından biri rolünü oynuyor. Bunları görüyoruz.
Doğrusu kullanabilecekleri malzeme de yok değil. Belli ki birtakım kriminaller kendi aralarında birtakım çeteleşme faaliyetinde bulunmuşlar. Nitekim onu gösteren silahlar, bombalar, patlayıcılar ve mermiler orada burada ortaya çıkıyor.
Tamam. Böyle bir çeteleşme varsa, hukuka uygun yollardan git, şüpheliyi bul, yargıya ver, cezası neyse ödesin.
Buna kim ne der?
Ama siz o süreci toplumu terörize etmek amacıyla kullanırsanız, elbet birileri çıkar, yapılanın yanlış olduğunu söyler.
Soruşturmayla hiç ilgisi olmayan insanların özel yaşamına ilişkin konuşmaların geçtiği telefon kayıtlarını bile medya aracılığıyla yayınlatmak hangi "hukuk devleti"nin kitabında var?
Bunu yapanlardan bugün hesap sorulmayabilir. Çünkü yargısı gereğince bağımsız olmayan bir ülkede, yetkilerini kötüye kullananların korunduğu da az görülen bir şey değildir.
Ama bilinmelidir ki tüm bu defterlerin tekrar açıldığı günler de gelir.