CEVDET Menteş adını belki savcı ve yargıçların da çoğu anımsamaz.
Merhum 1972 yılından 1980’e kadar Yargıtay Birinci Başkanı olarak görev yapmıştı. Sonra 12 Eylül hükümetinde Adalet Bakanı oldu. Ve ülkeyi yöneten 5 generalin arzusuna uyarak “yargı bağımsızlığı” kavramını feda etti.
Yürürlükteki 1982 Anayasası’nın konuyla ilgili hükümleri de yargıyı arka kapıdan siyasi iktidarın eline teslim eden düzenlemeler de o dönemin eseridir.
Şimdi Ankara’dan, "Hákimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) Ergenekon Savcılarından görev süresi dolanların başka yerlere tayini konusunda -bir iddiaya göre- kurul üyelerinin öneride bulunmaları üzerine Adalet Bakanı ile Müsteşar’ın kurul toplantılarını Başbakan’ın emriyle boykot ettikleri" haberi geliyor. HSYK bilindiği gibi 7 üyeden oluşuyor. Yasa Adalet Bakanı’nı bu kurulun Başkanı olarak tayin etmiş. O ve Bakanlık Müsteşarı kurula katılıyorlar. Ayrıca 2’si Danıştay’dan, 3’ü Yargıtay’dan seçilmiş yargıç kökenli 5 üye daha var.
Menteş zamanında getirilen yasa hükümlerine göre HSYK’nın gündemini Başkan olan Adalet Bakanı belirliyor. Kurulun görüşeceği dosyaları Adalet Bakanlığı hazırlıyor. Yargıç ve Savcıların kişisel dosyaları Bakanlığın Personel Genel Müdürlüğü’nde tutulduğu için, sonuçta "ipin ucu" bakanlıkta oluyor. Zaten bir yargıç veya savcının disiplin suçu işlediği iddia edilirse ona da Bakana bağlı olan Teftiş Kurulu el koyuyor.
Yani Anayasa ve ilgili yasalar öyle bir düzenleme yapmış ki, bir insanın (Yüksek Mahkemeler hariç) "Türkiye’de yargı bağımsızdır" demesi için ya aklını peynir ekmekle yemiş olması veya herkesi aptal yerine koyması gerekiyor.
İşte bu gerçeğe rağmen HSYK yine de "adaletin bağımsızlığı" için elinden geleni yapıyor. Örneğinönüne gelen dosyalar üzerinde tek tek çalışıyor. Bakanlıktan gelen önerileri isterse kabul ediyor, isterse etmiyor. Gerektiğinde de üyeler öneriler getiriyor. Bunlar üzerinde tartışma yapılıp karar veriliyor.
İşleyiş bu...
Nitekim son gürültü de 1500 kadar yargıç ve savcının tayinleriyle ilgili kararname üzerindeki çalışma yüzünden çıktı.
Yukarıda değindiğimiz gibi deniyor ki, "Üyelerden biri (veya birkaçı) Ergenekon Savcılarınınvebu davaya bakan birkaç yargıcın başka görevlere atanmalarını önermiş."
Gerçi haberlerde adı geçen üye Ali Suat Ertosun, "Böyle bir öneriyi ne ben ne başkası getirdi" diyor ama, sayınız ki böyle bir öneri dile getirildi.
Ne var bunda?
HSYK öneriyi tartışır, sonunda bir karar alır, olay biter.
Ergenekon Savcıları o makama Hak Teala’nın emriyle mi geldiler?
Görev süresi dolan hakkında elbet bir tayin kararı da çıkabilir.
Burada korunması gereken temel değer HSYK’nın dış müdahaleden uzak şekilde karar vermesi mi yoksa Başbakan’ın veya Adalet Bakanı’nın keyfine tabi olması mı?