Paylaş
Bu sütun sizin... Biz burada size hizmet etmek koşuluyla yazı yazıyoruz. O nedenle burada ancak sizinle ilgili veya sizi ilgilendiren konuları işleyebiliriz. Bir başka deyişle size şahsi meselemiz gibi gelebilecek hiçbir konuyu buraya getirmeye hakkımız yok.
Velakin güncel olaylar bizi bugün bir istisna yapmaya zorladı:
Zorlandık, çünkü sizin güveninize layık olabilmek için size her an hesap verebilecek kadar titiz ve temiz olmakla yükümlüyüz.
Gelelim konuya:
Dünkü Aktüel Dergisi'nde bizimle yapılmış bir mülakat yayınlandı. Mülakatı yapan meslektaşımız, aramızda geçen konuşmayı hemen hemen aynen aktarmış. Ona bir diyeceğimiz yok.
Ama hem dünkü Sabah Gazetesi'nde yayınlanan bir ilana, hem de derginin kapağında kullanılan anonsa göre biz -daha doğrusu ben- meşhur ANDIÇ skandalıyla ilgili soruları yanıtlarken ‘‘Devlet beni kullandı’’ demişim. Yazının yayınlandığı sayfalardaki başlıklar da şöyle:
‘‘Şemdin Sakık olayında Genelkurmay'ın ‘etkin yazar'ı Oktay Ekşi miydi? O ‘hayır' diyor ama, İTİRAF da ediyor: DEVLET BİZİ KULLANDI.’’
Alt başlıklarda ise, ‘‘Yeni Şafak yazarı Taha Kıvanç ‘O etkin yazarın' Oktay Ekşi olabileceğini yazdı. Çünkü, Sakık'ın ifadeleri basına yansıdığı gün, ‘Alçakları tanıyalım' başlıklı en sert makaleyi kaleme alan ilk ve tek kişi Ekşi idi’’ demişler.
Maksat belli:
Başlıkları ve Sabah Gazetesi'nde yayınlanan ilanı gören, ‘‘Vaay be!.. Biz sadece Abdullah Çatlı, Alaattin Çakıcı, Yeşil gibileri devlet kullandı sanıyorduk. Bakın Oktay Ekşi'yi de kullanıyorlarmış da haberimiz yokmuş’’ diyecek.
O ne demektir?
Devlet veya onun adına birileri bana talimat veriyor -veya rica ediyor- ve ben de onun dediğini yapıyor ve böyle yazı yazıyorum.
Hemen ve burada ilan ediyorum: Bugüne kadar bize kimse böyle bir şey yaptırmaya cesaret dahi edemedi.
Nitekim mülakatın ‘‘A’’sından ‘‘Z’’sine kadar, ‘‘Şemdin Sakık olayında devletin basını, bu arada bizi de aldattığını’’ söylüyorum. Bunu yapanları yani basını aldatıp (bu eğer kullanmak kelimesiyle ifade edilirse, kullanıp) bazı meslektaşlarımızı da hedef alan bir yazı yazmama sebep olanları en ağır sözlerle kınıyorum. Esasen daha önce, yani 12 Aralık 1998 ve 28 Şubat 1999 tarihli yazılarımda da Şemdin Sakık olayını örnek vererek basını aldatanları en ağır sözlerle kınamışım.
Bu gerçeği ne iki elinde yağlı karayla ortalıkta dolaşan Taha Kıvanç kod isimli dedikoducu dikkate alıyor, ne de Aktüel Dergisi'nin başlığını atanlar... Tam tersine ‘‘Oktay Ekşi itiraf etti’’ kurgusu üzerine yayın yapmayı, böylece bir ismi daha kirletebilmiş olmanın keyfini sürmeyi gazetecilik sayıyorlar.
Bu meslekte bunca yıl geçirdikten sonra, bu tür tuzakları bize kurmazlar sanıyordum. Nitekim Aktüel'e mülakat verdiğimi bilen arkadaşlarımız beni uyarmışlardı da önemsememiştim.
Meğer haysiyet cellatlarının son kurbanı olmak bizim kaderimizmiş.
Paylaş