YAPTIKLARININ yanlış olduğunu ne öğrendiler ne de ondan vazgeçtiler. Hálá Türkiye’deki en yüksek yargı organını etkilemeye çalışıyorlar.
Üstelik sözlerinin sadece diplomatik açıdan değil, "hukuka saygı" kavramının asgari gereği yönünden de büyük kabalık olduğunu görmüyorlar.
Son olarak Avrupa Parlamentosu Başkanı Hans Gert Pöttering’in, şu aşamada Türkiye ile "tam üyeliği hedefleyen" müzakereleri durdurmayı kimsenin düşünmediğini belirttikten sonra "Bunu ancak Türkiye yapabilir" dediği bildiriliyor.
Söyledikleri buraya kadar normal. Gerçekten bir gün Türkiye tutar da "Tam üyelik talebimizden vazgeçtik. Müzakerelerden de çekiliyoruz" derse elbet olay orada durur.
Ama Pöttering onu kastetmemiş. Nitekim devamında:
"(Ama) AKP kapatılırsa çok farklı bir durumla karşılaşacağız" demiş ve "olası bir kapatmayı, müzakerelerin durdurulmasını gündeme getirebilecek bir örnek olarak" göstermiş.
Ne demek bu?
Avrupa Birliği’ninbir önemli isminin Türkiye’deki yargılamayı sürdüren Anayasa Mahkemesi’ne, "Bakın vereceğiniz kararla kendi ülkenizin kaderini de değiştirebilirsiniz. Çünkü o karar Türkiye’nin Avrupa Birliği’nden dışlanması sonucunu doğurabilir" demek olmuyor mu?
O zaman soralım:
Avrupa Birliği’ninher fırsatta bize "hukuk devleti"nden dem vuran, "hukukun üstünlüğü" ve "yargının bağımsızlığı" gibi kavramlara sıra gelince mangalda kül bırakmayan isimleri şimdi Anayasa Mahkemesi’ne, "Hukuka göre değil, ülkenizin siyasi geleceğine göre karar verin" demiş olmuyorlar mı?
Yeri gelmişken itiraf edelim:
Bizim "İslamcı" yazarlar, Avrupa entelektüellerinin bizim kültürel değerlerimizi tanımadıklarından, hayatı, bilimi, kültürü sadece kendi ölçütlerine göre tartıp kararlar verdiklerinden şikáyet edince ne dediklerini pek anlamazdık.
Meğer haklılarmış!
Bay Pöttering veya Bay Olli Rehn yahut Bay Barroso gibi zevata onların siyasi ve kültürel yaşamında bir ömür boyu bir kere bile tartışmaya gerek görmedikleri "seküler değerlerin" öneminden söz ettiğiniz zaman aptalca laflar ediyorlar.
Onların bu aptallığını da bizim buradaki laik devlet düşmanları kullanıyor.
Neymiş?
"Avrupalılar da ortada sebep görmediğine göre AKP’nin kapatılmasından söz etmek saçmalık"mış.
Bugünün Avrupalılarına değil, Fransız İhtilali sonrasının aydınlarına veya kilise ile devlet arasındaki iktidar kavgasının yoğun yaşandığı ülkelerin insanlarına sorulsaydı, bugün bizim ne demek istediğimizi onlar anlardı.
Ama önemli olan onların anlayıp anlamaması değil, buradaki Yüksek Yargı’nıntüm bu saygısız ve ölçüsüz laflardan etkilenmeden yoluna devam edip etmediğidir.
Biz Anayasa Mahkemesi’nin en doğru kararı vereceğine inanıyoruz. Önemli olan da budur diyoruz.