TAHA Akyol dünkü yazısında uyardı. Verdiği bilgiye göre YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu kamuoyunun yoğun ilgi gösterdiği son soruşturmaları ve siyasi iktidarın yargı ile ilgili uygulamalarını hedef alan birkaç gün önceki sert açıklamayı, Yargıtay binasında düzenlediği basın toplantısında yapmış.
Eminağaoğlu’nun Yargıtay’da "savcı" sıfatıyla görevi var ama aynı zamanda Yargıçlar ve Savcılar Birliği isimli derneğin başkanı. Zaten basın toplantısını da o sıfatla düzenlemiş.
Eminağaoğlu’na ulaşamadığımız için o açıklamayı niçin Yargıtay binasında yaptığını öğrenemedik. O kayıtla belirtelim ki Akyol’un eleştirisi bize çok haklı göründü. Bir dernek adına yapılan açıklamanın mekanı Yargıtay olamaz. Eminizhukukta "usul"ün "esas"tan önce geldiğini Eminağaoğlu da bilir. O nedenle bu hatayı bir kere yaptıysa bir daha tekrar etmemelidir.
Ancak bu açıklama dolayısıyla Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in verdiği demeci ve bir de açıklamanın içeriğini ele alınca insan ister istemez konunun özüne yani esasına girmeye kendini mecbur hissediyor.
Sayın Bakan’a göre "YARSAV" artık "YARSAP" yani "Yargıçlar ve Savcılar Partisi" olmuş, yani o kılığa bürünen bir dernekmiş.
Peki ama ne demiş de "YARSAP" olmuş?
Kamuoyunu yoğun şekilde meşgul eden "Ergenekon" soruşturmasında "arama kararları, arama gerçekleşmeden devlet televizyonunda duyuruldu" demiş.
Yalan mı?
"Gizlilik taşıyan soruşturma bilgileri(nin) daha işlem yapılmadan ya da yapılır yapılmaz medyanın eline geçmesi sağlanarak (bu bilgilerin) medya infazları için kullanılması kural haline getirildi" demiş.
Yalan mı?
"Soruşturma sürecinde haber alma hakkının ötesinde tüm bilgilerin medyaya sunulması, görsel olarak medyaya verilmesi, soruşturma ve yargılamanın yargı organlarına bırakılmaması, yargı ne karar verirse versin, medya yoluyla kamuoyunda yargılama yapılması sonucunu doğurmaktadır" demiş.
Yalan mı?
"Soruşturma ve yargılamalar, yargı organlarına bırakılmalıdır" demiş.
Yanlış mı?
"Soruşturmalarda bizzat savcı tarafından kullanılması gerekli ve zorunlu olan yetkilerin" fiilen polise bırakılmış olmasının "hukuka ve yasaya aykırı olduğunu" ifade etmiş.
"Yargının bağımsız olmadığını" ifade etmiş. Aynı şeyin Adalet ve Kalkınma Partisi Programı’nda da aynen bu şekilde ifade edildiğini anımsatarak soralım:
Yanlış mı konuşmuş?
Adalet Bakanı Şahin bunlara karşı çıkacağına "yanlışları düzeltme" sözü verse daha iyi olmaz mıydı?