AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) üniversitelerde “türban” yasağını “demokratik rejime, laikliği koruma anlayışına” uygun bulmuştu ve özellikle Türkiye gibi Müslüman halkın çoğunlukta olduğu bir ülkede yasa koyucunun “laikliği koruyucu önlemler almasını” demokrasinin yaşaması yönünden önemli gördüğünü söylemişti, değil mi?
Siz öyle sanın!
Doğrusu biz de öyle sanıyorduk.
Anayasa Mahkemesi hem 1989’da hem de 1991’de verdiği kararlarla “üniversitelerde dini inanç ifade eden kıyafet” hariç, kılık kıyafet yönünden serbestliği kabul etmişti böylece “türban”la ilgili yasağın sürmesine karar vermişti değil mi?
Siz öyle sanın’
Doğrusu biz de öyle sanıyorduk.
Danıştay’ın çeşitli dairelerinden çıkan tam 22 kararda, “üniversitelerde türban yasağı uygulamasını” hem hukuka hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerine uygun bulmuştu değil mi?
Siz öyle sanın!
Zaten biz de öyle sanıyorduk.
Bir hukuk devletinde yasalara uyma, yasaların Anayasa’ya aykırı olmaması ve tüm kuralların temelde “hukuka” uygun olması düzenin temelini teşkil eder diye öğretmişlerdi değil mi?
Siz öyle sanın!
Biz de öyle sanıyorduk.
Anayasa’nın 138’nci maddesinin son fıkrasında “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez” deniyor değil mi?
Siz öyle sanın!
Biz de öyle sanıyorduk.
Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne bir mektup yazıp “sınıflara giren türbanlı öğrencilere ses çıkartanı yakarım” tehdidini dile getirdiği ortaya çıkıncaya kadar biz yukarıdaki kuralların hepsinin geçerli olduğunu ve olacağını sanıyorduk.
Siz de öyle saymaya -isterseniz- devam edin.
Artık tartışmasız bir şekilde ortaya çıktı ki, Türkiye’de “hukukun üstünlüğü” diye bir kavram kalmamıştır.
YÖK Başkanı’nın mektubu, Anayasa Mahkemesi’nin, Danıştay ve AİHM’nin kararlarından üstündür.
Nitekim o yüksek mahkemelerin kararlarına uyma zorunluğu fiilen ortadan kalkmıştır.
Ama hâlâ hukuka bel bağlayan, hâlâ yasaları yürürlükte sanan, hâlâ mahkeme kararlarının herkesi bağladığına inanan birileri vardır ve onları temsilen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı dün, “üniversitelerde yasalara, mahkeme kararlarına aykırı şekilde serbestlik” ilan edenlere, “hukuki sorumluluklarını” anımsatmaya ihtiyaç duymuştur.
Sayın Başsavcı bu -bizce tarihi- uyarıyı yapadursun, Adana’dan ve Mersin’den, “ilköğretim çağındaki türbanlı kız çocuklarının okula kabul edildiklerine” ilişkin haberler gelmektedir.