Gül’ün bir yılı

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül görevde geçen bir yılının hesabını, NTV’de verdi. İyi etti.

Haberin Devamı

Biz de o sayede geride kalan bir yılı kendisinin nasıl gördüğünü öğrenme olanağı bulduk.

Bu fırsatı hepimize veren NTV’ye teşekkürü biz kendi hesabımıza borç biliyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın dediklerine ve demediklerine gelince:

Baştan belirtelim, Sayın Gül bilindiği gibi meramını omurgasız cümlelerle ifade etme konusunda fevkalade yeteneklidir. Nitekim Cumhurbaşkanlığı’nda geçen bir yılda bu yeteneği hayli gelişmiş.

Ama yine de söylenmişlerle söylenmemişler, Cumhurbaşkanı’nın bir yılını bir başka açıdan değerlendirme olanağı veriyor.

Sayın Gül’ün yanıtlarının özünde "Ben herkesi kucaklayan, kimseyi dışlamamaya itina eden bir Cumhurbaşkanı olmaya daha baştan dikkat ettim ve görevim boyunca buna dikkat edeceğim" mesajı var. Kelimeleri ve cümleleri farklı ama nerdeyse her soruya yanıt verirken sözü buraya getirmesinden anlıyorsunuz ki o noktada sadece "duyarlı" değil, aynı zamanda "huzursuz" da...

Huzursuz olması bizce yersiz değil. Çünkü gerçek durum Sayın Gül’ün dediğinden farklı:

Sayın Gül, göreve gelmesi ardından Çankaya Köşkü’ne yaptığı davetleri, kendisini çıktığı gezilere muhalefet partilerinden milletvekillerinin de katılması konusundaki duyarlığını ve bir de Meclis’te temsil edilmeyen partilerin temsilcilerini dahi Çankaya’ya çağırıp görüşmesini esas alarak konuşuyor, onları "kucaklayıcı"lığının kanıtı olarak gösteriyor.

Oysa Çankaya’ya çağırdığı Sivil Toplum Örgütleri listesi de, görüşlerinden yararlanmak -veya Neşet Ertaş’ı dinlemek gibi seanslar yaşamak- amacıyla ağırladığı konuklar listesi de "kucaklayıcı" değil, "göz ardı edici" olduğunu ortaya koyuyor.

Sayın Cumhurbaşkanı bu tavrını "medya" ile ilişkilerinde daha da belirgin olarak sürdürüyor.

Örnek vermeyişimizin nedeni elimizde isim olmaması değil, isim vermenin şık olmayacağını düşünmemizdir.

Sayın Gül, "Cumhurbaşkanlığı yeminine bağlı kalmaya dikkat ettiğini" de yanıtlarında vurguluyor.

Oysa söz konusu yeminin kendisinden istediği "Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalma" göreviyle ilgili ne yaptığına ilişkin tek cümlelik örnek vermiyor.

Çünkü öyle bir örnek yok.

Nitekim gazeteci Ruşen Çakır’ın, "Cumhuriyet mitinglerinde kendini gösteren kitlelerin sizin Cumhurbaşkanlığınızla bir sorunu var. (...) O insanların özellikle laiklik konusu ekseninde olan birtakım kaygı ve endişeleri var, biliyoruz. Bunların giderilmesi konusunda ne oldu?" şeklindeki sorusuna verdiği yanıtta, konuyla ilgili sayılabilecek tek cümlesi var:

"Cumhurbaşkanı olduğum süre içinde de temas kararken, davet yaparken hiçbir ayrım yapmadım" diyor.

Yetiyorsa...

Yazarın Tüm Yazıları