İSRAİL’de yapılan Parlamento (Knesset) seçimlerinin sonuçlarını veren Yedioth Ahronoth Gazetesi, "Zafer benim!" diye manşet atmış.
Manşetin bir tarafına Kadima Partisi’nin lideri Tzipi Livni’-nin, öteki tarafına da Likud’un lideri Benjamin Netanyahu’nun fotoğrafını koymuş. Demek büyük rakiplerin ikisi, hemen hemen eşit durumda.
Zaten gelen bilgilerden 120 sandalyeli Knesset’te Kadima’nın 28, ondan daha sağda ve radikal bir parti olan Likud’un 27 milletvekilliği kazandığı, onlardan daha da radikal olan Evimiz İsrail (Yisrael Beiteinu) Partisi’nin 14 milletvekiliyle Knesset’e gireceği anlaşılıyor.
Eski Genelkurmay Başkanı ve eski Başbakan Ehud Barak’ın İşçi Partisi -şimdiki bilgilere göre- 13, buna karşılık aşırı sağcı Şas’ın seçimden 10 sandalye alarak çıktığı anlaşılıyor.
Demek ki hükümet krizini çözmek için erken seçime giden İsrail hiçbir yere ulaşamadı.
Peki ama seçim öncesiyle seçim sonu arasında hiç fark yok mu?
Elbet var. Fark şu:
"Bu seçimden birkaç sandalyelik başarıyla çıkmamızı sağlar" diye tepelerine bomba yağdırılan, o yüzden hayatını kaybeden en az 1300 Filistinli ile 13 İsrail askeri halen yaşıyor olacaktı.
Bir de halen tedavileri devam eden 5000 Filistinli, hastane köşelerinde sancı çekmek yerine evlerinde, işlerinde yani normal yaşamları ne ise orada olacaklardı.
Madem durum değişmeyecekti, meşhur hikáyedeki gibi, "Bu naneyi yemeye ne gerek vardı?" diye soran biri çıkmaz mı?
Ama biz işin o tarafını İsrailli seçmene bırakalım. Onun yerine "koalisyon" hükümetini kuracak olan Tzipi Livni isimli hanımla veya "Seçimi ben kazandım" diyen, "vurma, kırma" yanlısı Benjamin Netanyahu ile (Hamas isimli radikal dinci terör örgütünün İsrail’i roket yağmuru altında taciz etmesini nefretle tespit ettiğimizi ve bir şekilde cezalandırılmasının gerekliliğini parantez içinde belirttikten sonra) konuşalım:
Farkında mısınız ki, sizin son aylarda Gazze’ye ama uzun zamandır Filistinlilere karşı uyguladığınız politikalar İsrail’in -meşru savunma hakkı gibi- en haklı davalarının dahi "haksız" gibi algılanmasına yol açtı.
İsrail bugün hür dünyanın gözünde "kendini -küstahlık düzeyinde- beğenmiş" bir devlettir. Bir insanın hele İsrail toprağına ayak basıp da sokaktaki insanla konuştuktan sonra aksini düşünmesi mümkün değildir. Çünkü herkesten "Yahudilerin üstün ırk olduğu" mesajını alırsınız.
Taa ki özel dostlarınız sizi sokaktaki bu gerçekle karşılaştırmadan uğurlasınlar.
Bitmedi. Olumlu izleniminiz varsa onu da İsrail gümrüğü veya çıkış sırasında karşılaştığınız "görevliler" tersine çevirir. Çünkü ahiret sorularıyla taciz edilmeden ve bir terör örgütü üyesi olmadığınıza onları inandırmadan İsrail’den çıkamazsınız.
İsrail’i yönetenler, dünyadaki antisemitist cereyanın güçlenmesinde kendilerinin ne büyük payı olduğunu görmeden Ortadoğu’da barış beklemeyin. Çünkü seçimler onu değiştirmez.