SOKAK sizi bugün alkışlar. Çünkü sokak "akıl"la değil "duygu"yla, "heyecan"la hareket eder. Bir anda "kahraman" oluverirsiniz. Daha doğrusu öyle söylerler, siz de sahi zannedersiniz.
Baş tacı ederler. Ama aynı sokak bakarsınız ki sizi aynı şekilde yani duygusal nedenlerle terk etmiştir.
Çünkü onun ne sizi baş tacı ederken ne de yüzüstü bıraktığı zaman vereceği bir hesap vardır.
Dahası... Sokağın vicdanı olmadığı için, azınca acımasız olur. Asıl tehlike de odur.
Başbakan Tayyip Erdoğan, kendisinin Davos’taki çıkışını alkışlayanların coşkusunu değerlendirirken yanılgıya düşmesin diye söylüyoruz bunları.
Kimi de "yalakalıkta geri kalmamak" için bakarsınız "sadece kendi itibarınızı değil, ülkenin itibarını da artırdığınız için" sizi kutlar.
Ama o da yarın öbür gün, "Şu tarihte şunu yazmamış mıydın?" diye o satırların yüzüne çarpılmayacağından emindir. Çünkü merhum Adnan Menderes’in "unutulmayan" sözüyle "insan hafızasının unutmak gibi bir kusuru olduğunu" bilir.
Hele biri çıkar da, "Yöntemi ve yeri yoruma açık olsa da, gösterilen kararlılık ve gelişmeler milletimize ümit verdi; yıllardır tam bir teslimiyetle sürdürülen uluslararası ilişkilerin, artık son bulacağı konusunda bütün yurtta heyecan uyandırdı. Türk milleti, ’Ben kabile reisi değilim. TC Başbakanı’yım. Ülkemin saygınlığını ve onurunu korumam için gerekeni yaptım’ diyen Erdoğan’dan, Davos’ta başlattığı ve kendisi için bir ilk olan bu duruşunu, kendi eseri olan önümüzdeki ağır sorunlarda da sergilemesini bekliyor" türü bir laf ederse, akıllılık "Bunun gerisinde ne gibi bir hesap var?" diye düşünmeyi gerektirir.
Maksat sokağın coşkusundan doğacak ranta ortak olmak mı, yoksa "Bu yol onu nasıl olsa çıkmaza götürür. Onun çıkmazı bizim çıkarımızdır" düşüncesi mi?
O nedenle biz böyle durumlarda "damdan düşenin" sözüne kulak vermenin doğru olduğunu düşünürüz.
Damdan düşen rolünü bu olayda 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel oynuyor. Şöyle demiş:
"Uluslararası meselelerde birtakım faturalar çıkar. Bu faturaların nerede, ne zaman, nasıl çıktığının çok farkına varamazsınız. Umalım ki, böyle bir hadise Türkiye’nin zararına olmasın."
Demirel hangi somut olayla bağlantılı olarak bunları söyledi bilemiyoruz. Ama bir tarihte onun isminin de (galiba ABD Başkanı Jimmy Carter’ın da katıldığı) uluslararası bir görüşme sırasında, "Masaya yumruğunu vurdu" diye kamuoyuna duyurulduğunu biliriz.
Sonra o haberin tamamen palavra olduğu ortaya çıktı.
Mesele Demirel’in popülaritesini artırmak isteyen birilerinin gayretkeşliğiydi.
O nedenle diyoruz ki bugünler geçer, Türkiye’nin önüne, ancak öteki ülkelerin desteğiyle çözebileceği sorunlar gelir. İşte o zaman adama, "Bizimle değil git Hamas’la çöz" derler.