Paylaş
Ya birileri bizimle alay ediyor veya biz kendi kendimizi dolduruşa getirip sonra hayal kırıklığına uğruyoruz...
Tahmin edeceğiniz gibi, Avrupa ve özellikle Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerimizden söz etmeye niyetliyiz.
Bildiğiniz gibi bugün ve yarın Finlandiya'nın Saariselka Kenti'nde AB üyesi ülkelerin dışişleri bakanları gayri resmi bir toplantı yapacaklar.
Toplantının gündeminde resmen Türkiye yok. Yani Türkiye'nin AB üyeliğine aday ülkeler listesine alınması konuşulmayacak.
Ama herkes biliyor ki Türkiye bu toplantının önemli konularından biri olacak. Çünkü AB ülkeleri malum ve meşhur Lüksemburg zirvesinde Türkiye'yi Avrupa'dan resmen dışladıklarını ilan edeli beri ‘‘Galiba Türkiye'nin onuruyla oynarken ayarını kaçırdık’’ duygusu içindeler.
Ama Avrupalı, burnundan kıl aldırmadığı için tabloda somut bir gelişme olmuyor.
Onun yerine bakıyorsunuz Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ‘‘Türkiye'yi sonuna kadar destekleyeceğinden’’ söz ediyor. Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fisher ‘‘Türkiye'nin tepkilerini iyi anladıklarını’’ söylüyor. İngiliz Dışişleri Bakanı Robin Cook, lafı daha çok deprem felaketi üzerinde yoğunlaştırıyor. Ama çaresiz konuyu, aralık ayında Helsinki'de yapılacak zirveye getirip ‘‘Türkiye'yi destekleyeceklerini’’ ifade ediyor. İtalyan Dışişleri Bakanı Dini, ‘‘Artık Türkiye'yi anlama zamanının geldiğini’’ ilan ediyor. Yunan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu ‘‘Türkiye'ye karşı bonkör davranmak gerektiğinden’’ söz ediyor.
Biz de bunlara bakıp kendi kendimize gelin güvey oluyoruz. ‘‘Galiba AB üyeliğine aday olmamıza artık engel olmayacaklar. Öyle ya... Önümüzü tıkayan Almanya bile artık bizim için çalışıyor. Yunanistan yumuşamış görünüyor. Ehh... Joschka Fischer ‘Siz asıl Danimarka ile İsveç'i yumaşatmaya bakın' dememiş miydi? Onları ikna etmek zor olmaz’’ diye kendimizi aldatıyoruz.
Oysa gelen haberler hiç de öyle değil... Örneğin Yunan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu’nun dün Atina'da ‘‘Son zamanlarda Türkiye ile ilişkilerimizde iyileşme görüldü. Politikamızda sapma olmaksızın elde edilen bu netice tatmin edicidir’’ dediği bildiriliyor.
Nitekim Atina, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden alması gereken mali katkının 375 milyon Euro'luk bölümü üzerindeki ambargosunu kaldırmayacağını ilan etti. ‘‘Bonkörlük’’ adına sadece, deprem bölgesinin altyapı harcamalarında kullanılacak toplam 150 milyon Euro'nun ödenmesine engel olmayacağını açıkladı. Onun da ‘‘insani yardım’’ sayılması yüzünden...
Görüldüğü gibi artık gerçeği -yani bizi oyaladıklarını ve hatta alay ettiklerini- görmek zorundayız. Bunu yaparsak hiç değilse ulusal onurumuzla daha fazla oynanmasını engelleyebiliriz.
Ne yapalım... Avrupa Birliği üyesi olmazsak batmayız ya...
Paylaş