KADERİN cilvesi mi dersiniz, "siyasetin yasası hükmü" diye mi tanımlarsınız, hangisini isterseniz söyleyin. Ama dün, Anayasa’nın iki maddesini değiştirip "Üniversitelerde türbanın önünü açtık" diye övünen Devlet Bahçeli’nin bugün CHP’yi eleştirmesine ve "Çarşaflı siyaset başlamış. Bu ılımlı siyasi İslam’ın neresindedir? demesine şaşırmayın.
Olacağı bu idi.
Aslında geride kalan Ocak ayında "Anayasa’nın 10’uncu maddesine bir fıkra ekleyelim. Türbanla üniversiteye girmeyi serbest bırakalım" diyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli değil miydi?
O zaman yaptığı yazılı açıklamada:
"Devletin sunduğu hizmetlerden yararlanmada eşitsizliğe yol açması nedeniyle Milliyetçi Hareket Partisi başörtüsü (türban) yasağı uygulanmasına karşıdır" dememiş miydi?
"Böyle bir düzenlemeden sonra tartışma konusu olan yasal düzenlemelerin anayasaya aykırılığı da laiklik ve eşitlik ilkesi ile birlikte değerlendirilip yorumlanacağından, daha dengeli bir sonuca ulaşılması da mümkün hale gelecektir" diyen de Bahçeli’ydi.
Unutmadan söyleyelim:
Anayasa Mahkemesi tam da kendisinin istediği gibi yani 10 ve 42’nci maddelerde yapılan değişikliği, Anayasa’nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen "laiklik" ilkesiyle "birlikte" değerlendirerek "laikliğe aykırı" bulunca kıyameti kopartan kimdi? O kızgınlıkla Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini kısıp kuşa çevirmeyi öneren Bahçeli değil miydi?
Yine "türban" konusuna dönecek olursak:
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, (çarşaflı kadınları CHP’ye alarak değil) çarşaflı kadınların CHP’ye girmesini, seçimde oy alma amaçlı bir gösteriye dönüştürerek yaptığı vahim yanlışı herkes eleştirebilir ama bu konuda en son konuşacak kişi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’dir.
Tayyip Erdoğan’ın meşhur "Velev ki..."li açılımı üzerine "türban"dan büyük bir oy patlaması sağlayabileceği endişesiyle o pastaya ortak olmak için "Anayasayı birlikte değiştirelim. Türbanı serbest bırakalım" atılımını yapan Devlet Bahçeli’den başka biri miydi?
O öneri üzerine "Sarık, çarşaf, peçe, cüppe gibi kıyafetlerle üniversitelere girilebileceği yönündeki endişe ve iddiaların yersiz olduğunu" o zaman Devlet Bahçeli söylüyordu.
Bugün de Deniz Baykal aynı tür lafları ediyor. Ediyor ama ötede, CHP Genel Sekreter Yardımcısı tüm türbanlılardan ve çarşaflılardan partisi adına özür diliyor. CHP’nin Sultanbeyli Belediye Başkanı adayı ise, Genel Sekreter Yardımcısı’nın huzurunda "sarıklıları, cüppelileri bağrına basma" vaadinde bulunuyor.
Kimse CHP sarıklıları, cüppelileri bağrına basmasın demiyor. İsterlerse yataklarına alsınlar. "Bunu siyasi amaçla yapmayın. Dini, politikaya alet etmeyin. Daha doğrusu laik Cumhuriyete ihanet etmeyin." Denen bu!
Bahçeli şimdi Baykal’a, "Ilımlı İslam’ın sol ayağı mı oluşturulmak istendiğini" soruyor.
Peki aynı soruyu kendisine yöneltip, "Siz AKP’nin türban politikasına payanda olmak için koşarken ılımlı İslam’ın sağ ayağını mı oluşturma gayreti içindeydiniz?" diyene ne yanıt verecek?