DURUP dururken mi yoksa bir "öngörü" ifadesi olarak mı henüz anlaşılamadı ama, bir gerçek var ki, eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren, "Türkiye’nin eyaletler sistemine geçmesinin kaçınılmaz olduğunu" ileri sürerek bir tartışma başlattı.
Dünkü Hürriyet’te Sayın Evren’in sözlerinin, Sabah Gazetesi’nde yayımlanan ilk demecine göre biraz daha ayrıntısı vardı:
Türkiye sekiz "eyalete" ayrılmalıymış. Bu eyaletlerin merkezleri Ankara, İstanbul, İzmir, Erzurum, Diyarbakır, Adana, Eskişehir ve Trabzon olmalıymış.
Sayın Evren’in görüşlerinin "iyi niyete" dayalı olduğuna inanıyoruz. Ama dediklerini yapmanın Türkiye’ye onun beklediği yararlardan çok daha büyük zarar getireceğinden de eminiz.
Yeri gelmişken İngilizlerin isabetli olduğuna inandığımız bir temel kurallarını aktarmak isteriz:
"Her yeni kuralın getireceği yarar da vardır, doğuracağı sakınca da... Eğer yeni getireceğiniz kuraldan umduğunuz yararın, aynı kuralın doğuracağı sakıncadan çok büyük olacağından emin değilseniz, bırakınız eski kural yerinde kalsın."
Gerçekten Türkiye’nin yönetimi en iyi nasıl olabilir tartışmaları içinde -bildiğimiz yanlış değilse- "eyalet" sisteminin sözü hiç edilmemiştir ama "Acaba bölge valilikleri kurmak daha doğru olur mu, olmaz mı?" konusu zaman zaman ele alınmıştır.
Dahası... "Bölge" esasına dönük yönetim anlayışı 1921 tarihli ilk Anayasamız’da yer almıştı. Bu Anayasanın 22’nci maddesi "Vilayetler, iktisadi ve içtimai münasebetleri itibariyle birleştirilerek, umumi (genel) müfettişlik kıtaları vücuda getirilir" diyor, 23’ncü maddesi de gerçekte Bölge Valisi olan Genel Müfettişlerin "kamu düzeninin korunması ve illerin ortak işlerinde ahengin kurulması" ile görevli olduklarını bildiriyordu.
Umumi Müfettişliğin gereksiz yere formalite çoğalttığı üstelik ülkede "bürokrat" sıfatlı birtakım derebeyleri yarattığı görülünce -tarihinde yanılmıyorsak- 1940’larda kaldırıldı.
Sayın Kenan Evren’in Cumhurbaşkanı iken Federal Almanya’ya yaptığı bir gezi sırasında, Almanya bayrağı yanında bir de Bavyera Eyaleti bayrağı görünce "Neden bizde de eyaletler olmasın?" diyerek konuya duyduğu ilginin, bugün karşımıza "Türkiye’yi 8 eyalete ayıralım" önerisiyle çıkması, bize 1978-79’da Başbakan olan merhum Bülent Ecevit’in bir önerisini anımsattı:
Ecevit başbakan sıfatıyla Yugoslavya’ya yaptığı ziyaret sırasında onların lideri Josiph Broz Tito’dan, "çete birlikleri" esasına dayalı bir "Ulusal Savunma Sistemi" öğrenmiş ve "Hitler Almanyası’na karşı Tito’nun başarıyla uyguladığı bu savunma sistemini biz de kabul edebiliriz" diyerek konuyu Türkiye’ye taşımıştı.
Taşımıştı ama taa 1952’den itibaren tüm savunma sistemlerini NATO standartlarına göre değiştirmiş olan Türkiye’nin, NATO’ya veda etmedikçe o Ulusal Savunma Sistemi’ne geçemeyeceği kendisine anlatılınca bu sevdadan vazgeçmişti.
Sayın Evren’in ortaya attığı önerinin, daha başka hangi olaylardan esinlenmesi sonucu tazelendiğine ve bu önerinin Türkiye’ye ne getireceğine yeri gelince değineceğiz. Çünkü konunun henüz çok ama çok başındayız.