Erdoğan’ın hedefi

ANADOLU’nun çok deneyimin süzgecinden geçmiş bir sözü vardır, "Öğüdü veren ekmeği vermez" der.

Onu biz "her tavsiye edilene inanma, kafanı kullan" diye anlarız.

Yabancı basının bizdeki son Anayasa değişikliği üzerine yazdıklarına ilişkin haberleri okuyoruz.

İspanya’nın önemli gazetesi El Pais, "Türkiye’deki laik devletin direklerinden biri olan üniversitelerdeki türban yasağı, parlamentoda kesin bir biçimde kırıldı" demiş, The New York Times ise "Dindar Türkler artık elitin bir parçası oldu. Kamu alanının nasıl paylaşılacağı gibi zor konular ortaya çıkacak" diye yazmış.

İyi de bunlar ve benzerleri laik Cumhuriyet’in temel taşı olan "Kemalizmi" ve onun kurduğu "ulus-devlet"i tasfiye etmek için yıllardır yazmadık ne bıraktılardı da şimdi üzüntü içeren haberler yayınlıyorlar?

"Komünizm ve faşizm çöktü, geriye 20’nci yüzyılın yarattığı ideolojilerden bir tek Kemalizm kaldı" diye müjdeler veren Süddeutsche Zeitung Gazetesi yazarı Wolfgang Kyodl ile hem Kemalizme (aslında Atatürk devrimlerine) hem de Türklerin bir "ulus-devlet" sahibi olmasına tahammül edemeyen Udo Steinbach isimli Türkiye uzmanı kimbilir son haberler nedeniyle ne kadar mutlu olmuşlardır.

Ama mesele onların dediğini yapmak değil, onların yanlış olduğunu görmek idi.

Şimdi bakalım "laikliğin beli kırılmış bir Türkiye" iyi mi kötü mü, hepimiz göreceğiz.

Aslında biz "beli kırılmış" diyoruz ama daha karamsarlara sorarsanız "laiklik öldü" bile.

Hoş MHP lideri Devlet Bahçeli’nin önceki gün TBMM Meclisi’nde 411 kişilik cemaat önüne düşerek kıldırdığı namaz eğer başka bir şey için değil idiyse, çok muhtemelen "laiklik öldü" diyenleri doğrulamak içindi.

Ondan daha hazini laikliğin mezarını kazma görevini de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin "Atatürkçü" olduklarını sandığımız kadın milletvekillerinin üstlenmiş olmalarıydı.

Şimdi son gelişmenin bu aktörlerinin bizi getirdiği noktadayız.

Ama buraya nasıl geldiğimizi anlayamazsak, bundan sonrasını göremeyiz.

Onu anlayabilmek için kanımızca konuya Başbakan Erdoğan’ın yıllar önce söylediği;

"Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor, laiklik elden gidiyor. Yahu, bu millet istedikten sonra tabii elden gidecek yahu! Sen bunun önüne geçemezsin ki" cümlesini akıldan çıkarmamak gerek. Onunla birlikte 12 Mayıs 2007 tarihli TBMM AKP Meclis Grup toplantısında söylediği şu sözlere de bakmanız iyi olur:

"Bu Meclis’in duvarlarında yazan ’Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir’ ifadesini iyi okuyunuz, iyi anlayınız: (...) Hiç kimse ama hiç kimse milletin hákimiyetine karşı, milletin egemenlik haklarına karşı kayıt ve şart ileri süremez, milletin verdiği oyu hafife alamaz, millet iradesini asla tartışmaya açamaz."

Erdoğan
son olarak da Almanya’da "Özgürlüklerin yaşanması (bunun bildiğimiz özgürlük olmadığını unutmayın) noktasındaki her türlü engeli kaldırmak için adımlar atıyoruz. Hedefe er ya da geç ulaşacağız" dediğini unutmayın. Bu cümlenin anlamını bilirseniz, amacı da anlarsınız.
Yazarın Tüm Yazıları