ANADOLU’daki meslektaşlarımızın kaderidir. Verdikleri haberin gerçekliği kadar akla yakın olup olmadığı da irdelenir. İhtimal Doğan Haber Ajansı Muhabiri Erol Küçükoğlu’nun önceki gün Mesudiye’den verdiği haber, bizim yazı işlerinden, "Bu kadarı da fazla!" türü bir tepki almış. Nitekim dünkü Hürriyet’te o haber yoktu.
Anadolu’nun küçücük ilçelerinden birinin, her yıl İsviçre’deki Davos’ta toplanan "Dünya Ekonomik Forumu" gibi bir toplantıyı en geç 2023 yılında yani Cumhuriyet’in 100’üncü yıldönümünde "Dünya Demokrasi Forumu" adıyla Mesudiye’de yapmaya karar verdiği bildirilirse, böyle bir tepki alması normaldir.
Bu karar Mesudiye’de son pazar günü yapılan "18’inci Kurultay Birinci Değerlendirme Toplantısı"nda alındı. Bundan sonraki aşamada da bu kararın uygulamasına ilişkin planların yapılmasına ve yaşama geçirilmesine ihtiyaç olduğu konuşuldu.
Mesudiye küçücük bir ilçe. Merkezdeki nüfusu taş çatlasa 2500’ü buluyor. İçinde Belediye’nin misafirhanesi dışında bir tek oteli bile yok. Ordu iline hálá Halil Rifat Paşa’nın 1894 yılında Sivas Valisi iken yaptırdığı düşük kaliteli bir yolla bağlı. Ekonomik yönden zengin değil. Hatta yoksul bile denebilir.
Böyle bir ilçenin, en ileri ülkelerin devlet başkanlarını, başbakanlarını, bilim adamlarını, nitelikli aydınlarını, gazetecilerini ağırlayan Davos’la kendini kıyaslamaya kalkması, tam anlamıyla bir "kendini bilmezlik" sayılmaz mı?
Anlaşılan Erol Küçükoğlu’nun haberi bu yüzden gürültüye gitmiş.
Ama olayın bildiğimiz başka boyutları var:
Söz konusu ilçenin "iyi yetişmiş" ve "yöresine bağlı" insan kadrosu var.
Üstelik Türkiye’de eşi olmayan bir "doğrudan demokrasi" örneğini 1991’den beri büyük bir başarıyla uyguluyor.
Doğrudan demokrasi en basit tanımıyla, halkın kendi sorunlarını herkese açık bir ortamda görüştüğü, tartıştığı, kararlar aldığı, o kararları yaşama geçirmek için görevlendirmeler yaptığı, bunların yerine getirilip getirilmediğini belli aralıklarla (Mesudiye örneğinde 3 ayda bir yapılan Değerlendirme Toplantısında) kontrol ettiği, alınan sonuçları bir sonraki ana toplantıda (Mesudiye örneğinde her yıl temmuz ayının ilk cumartesi günü saat 10’da her isteyene açık olarak yapılan Kurultay’da) irdeleyip yeni kararlar aldığı bir yaşam anlayışı ve süreç anlamına gelmiyor mu?
Son 18 yıldır düzenli olarak yapılan Mesudiye Kurultayları, bu ilçeyi Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) kalkınmışlık sıralamasına göre 9 senede tam 171 basamak yukarı (782’ncilikten 611’inciliğe) çıkardı.
DPT bu sıralama çalışmasını 2004’ten itibaren durdurduğu için şimdiki durumu bilemiyoruz ama Mesudiye’nin 611’incilikten çok daha yukarıda olduğundan eminiz.
Kendi sorunlarına sadece demokratik yöntemlerle çözüm getirerek kalkınmanın da mümkün olduğunu somut şekilde ortaya koyan bir ilçe, bundan 15 yıl sonra "Dünya Demokrasi Forumu"na ev sahipliği yapmaya kalkarsa bu neden akla aykırı olsun?