SABAH başka bir Türkiye ile kalkıyor, akşam bambaşka bir Türkiye ile yatıyoruz. Böyle hukuk devleti olabilir mi? Hepimiz şaşkınlık içinde, "Yaa! Onu da mı almışlar?" sorularıyla bir oraya bir buraya savrulup duruyoruz.
Konunun "Ergenekon Soruşturması" olduğunu biliyor ama orada karanlığa giriyoruz.
Elbet gizli sürdürülmesi gereken bir soruşturmanın içeriğini o gün öğrenmeyi talep edecek değiliz.
Zaten Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’e sorarsanız mesele yok. Çünkü o, "Türkiye’de yargı bağımsızdır. Hákim ve savcılarımız, eldeki delillere göre görevlerini yaparlar" diyor.
Diyor ama kurucularından olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) programındaki, "Yargıç tarafsızlığı ve yargı bağımsızlığı tam olarak sağlanacak, yargıç güvenceleri korunacak" taahhüdü 8 yıldır orada durduğuna ve AKP bu konuda bir tek adım atmadığına göre, Şahin gerçeği söylemiyor.
Nitekim ömrünü "hukukun üstünlüğü" kavramını yerleştirmeye adamış bir hukukçu olan eski Yargıtay Birinci Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk’un son gözaltına alma ve tutuklamaların da dayanağı olan iddianame hakkında;
"(Bunca) yıllık meslek hayatımda böyle iddianame görmedim. İddianamede bazı şeyler özetlenir, neden dolayı, hangi olaydan dolayı suçlandığını bildirmek durumundasınız. Son operasyonlara da şaşırdım açıkçası. Özellikle çok yakından tanıdığım Sayın Sabih Kanadoğlu’nun, -bildiğiniz gibi Başsavcılık’tan emekli olmuştur- böyle bir suç içinde bulunması beni şaşırtıyor. Bu işi (Yargıtay Başsavcılığı’yla ilgili işleri) yürüten arkadaşların çok titiz olduğunu, çok önemli görevler yaptığını bilmelerini dilerim" dediği bildiriliyor.
Gözaltına alınanlara yönlendirilecek suçlamaların ne olduğunu veya neler olacağını elbet bilmiyoruz. Kimseye de şahitlik yapacak değiliz.
Ama başta Prof. Dr. Kemal Gürüz olmak üzere bu ülkeye verdiği büyük hizmetlerle ve bilim adamı kimliğiyle her yerde büyük saygı görmüş bir insanın, birkaç emekli orgeneralin gözaltına alınması, Sabih Kanadoğlu gibi, hukuk devleti uğruna ömür harcamış bir insanın evinin aranması, (bu satırlar yazılırken Kanadoğlu hakkında verilmiş bir gözaltına alma kararı yoktu) şok etkisi yapar diyoruz.
Daha açık söylemek gerekirse, bunun adı dünyanın her yerinde "devlet terörü"dür.
AKPİstanbul Milletvekili Prof. Dr. Burhan Kuzu’nun, "Gözaltına alınan veya tutuklanan kişiler için söylemiyorum ama bu davanın en önemli faydası; Türkiye’de artık hiç kimse ’Bana kimse dokunamaz’ diyemeyecek. Bu anlamda önemsiyorum ve Türkiye’nin geleceği için yararlı buluyorum..." dediği bildiriliyor.
Sayın Kuzu’nun sözleri "hukuk devleti"nin gerçekten var olduğu ve iyi işlediği bir ülke için çok doğru ve geçerlidir.
Ama yargısı bağımsız olmayan, sabaha karşı kapısı sütçü tarafından değil, polis tarafından çalınacağı korkusuyla yaşayan insanların ülkesinde bu söz hepimizle dalga geçmekten başka hiçbir anlama gelmez.