Paylaş
Herhalde ona güveniyor ki, son günlerin tekrar tartışılan “katsayı” konusunda kendi -daha doğrusu hükümetin- istediğini yapabilmek için gerekirse “hukuku dolanacağını” da söyledi, “B,C,D ve E’ye kadar planları olduğundan” da söz etti.
Etti ama, “hukuku dolanma” sözünün ne kadar vahim olduğunu anlar anlamaz Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi aracılığıyla, bu konuda pek yetenekli bir meslektaşımızı aratmayacak bir “tevilname” yayınladı:
O söz kendisinin değilmiş. Bir gazeteci “Hukuku dolanacak mısınız?” deyince Özcan da “Gerekirse hukuku dolanırız” yanıtını vermişmiş.
“Gerekirse hukuku dolanırız demiş mi, dememiş mi?”
Dediğine göre laf orada biter.
Laf biter ama “hukuku dolanmayı” göze alan bir zihniyetin artık kimseden “hukuka uygun davranma” talebinde bulunmasına -ahlaken- imkân kalmaz.
Aslını ararsanız YÖK Başkanı’nın devirdiği çam bundan da ibaret değil.
Bilirsiniz, “Dervişin fikri ne ise zikri de odur” derler.
Onun gibi en vahimi, “katsayı” tartışmalarını bitirmek için “Bu nasıl çözülür? İmam hatip okullarını genel liseye çevirirsiniz. Bu ortaöğretimdeki din ve ahlak bilgisi dersi kaldırılabilir. Gerçekten seçmeli bir din dersi getirilebilir. (...) Böyle bir yolla ülkemizde ciddi tartışmalara neden olan imam hatip meselesi halledilir” demiş olması.
Sonra “O benim kişisel görüşüm” dese de herkes biliyor ki başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere, bugünkü siyasi iktidar da aynı şeyi özlüyor. “Türkiye’deki tüm ortaöğretim okullarında imam hatip liselerinin müfredatı uygulansa bu tartışmalar biter” diyen bir zihniyeti taşıyor.
O nedenle şimdilik “şahsi görüş” diyerek üstü kapatılmak istenen bu düşünce bir gün “resmi görüş” olarak karşınıza çıkarsa şaşırmayın.
Öyle ya... Turgut Özal’ın Milli Eğitim Bakanlarından Hasan Celal Güzel de amaçlarının “Bir elinde mushaf ötekinde bilim olan gençler yetiştirmek” olduğunu resmen ilan etmemiş miydi?
Zaten Yusuf Ziya Özcan’ın bu dâhiyane buluşunu kamuoyuna sempatik göstermek için hemen ardından, “Bir süre önce TÜSİAD da aynı şeyi önermişti” dediler.
Oysa TÜSİAD’ın önerdiği “ülkenin imam hatip ihtiyacını karşılamaya yetecek sayıda imam hatip lisesinin eğitime devam etmesi, (yani bütün liseler imam hatibe dönüşsün değil, tam tersine) diğerlerinin genel liseye dönüştürülmesi” idi.
Gördüğünüz gibi hem “dürüstlükte” (!) hem de “demagoji” yapmakta, hatta “tevil” yoluyla kafaları karıştırmakta eşsizler.
O kadar dürüstler ki, Danıştay 8’inci Dairesi’nin bu konuyla ilgili kararlarını bile tersyüz edip kamuoyunu aldatmaya kalktılar. O amaçla tuttular, “Kararlar arasında çelişki var” dediler.
Gerçeğin ne olduğu suratlarına çarpıldıktan sonra da biri olsun çıkıp, “Biz yanlış anlamışız” demeye yanaşmadı.
Paylaş