Ders

BİLDİKLERİNİ okudular. Meclis’teki çoğunluklarına dayanarak Anayasa’nın iki maddesinde değişiklik yaptılar.

Bunlardan biri yani 10’uncu maddeye ilişkin olanı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) kurmaylarının 12 saat tartıştıktan sonra bir maddenin hem değiştirilebileceğini hem de o değişikliğin hiçbir şey ilave etmeyip hiçbir şey çıkarmadan yapılabileceğini gösteren ilginç bir örnek oluşturdu.

Buna eskiden "haşiv" denirdi. Yani bir yasa hükmüne işlevsiz sözler koyarsanız, boşu boşuna laf kalabalığı yapmış sayılırsınız. Nitekim 10’uncu maddenin "Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar" şeklindeki dördüncü fıkrasına "bütün işlemlerinde" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında" ibaresini eklettirdiler.

Şimdi söz konusu maddeyi bu ibareleri eklemiş olarak tekrar okuyun bakalım, ne değişti? Ne yararı oldu, siz söyleyin.

Neyse... Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) programında yazılı olmayan misyonunu gerçekleştirebilmesi için böyle bir desteğe ihtiyacı vardı. Onu Devlet Bahçeli’nin feraseti, Ertuğrul Kumcuoğlu, Mithat Melen, Deniz Bölükbaşı, Tunca Toskay, Tuğrul Türkeş gibi bu tür bir öneri karşısında nasıl tepki verecekleri beklenen milletvekillerinin de desteğiyle çözdüler.

Tartışılan "türban" konusu yönünden önemli olan 42’nci maddeye, "Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir" şeklinde bir fıkra eklenmesini öngören öneri de yasalaştı.

Orada da -yükseköğrenim kurumlarında türbanın serbest bırakılmasını savunan- Prof. Dr. Ergun Özbudun’un "Aman bu fıkraya başı açık öğrencilerin baskı altına alınmalarını önleyecek bir ibare ekleyin yoksa yarın üniversitelerde sorun çıkar" yolundaki önerisini dikkate almadılar.

Böylece AKP’nin kendisinden "Bize özgürlükçü ve sivil nitelikli bir Anayasa projesi hazırlayabilir misiniz?" türü ricasını iyi niyetle kabul ettiğinden emin olduğumuz Prof. Dr. Ergun Özbudun’a, "kazın ayağının hiç de öyle olmadığını" gösterdiler.

Bilmiyoruz sevgili Ergun Özbudun şimdi AKP’nin demokrasi konusunda samimi olduğunu zannetmekle hata ettiğini düşünüyor mu?

Eğer düşünmüyorsa, "özgürlükçü" görünme adına birbiriyle yarışan ve kendilerini "liberal" sayan bir kısım yazarlarla üniversite öğretim üyelerinin son günlerde dediklerine, yazdıklarına bir göz atması sanırız ki tabloyu daha iyi değerlendirmesine yeter.

Öyle ya... Günlerdir "Anayasa’nın iki maddesinin değiştirilmesi ve YÖK Yasası’nın 17’nci maddesine bir fıkra eklenmesi" tartışmalarıyla doluyuz.

AKP’nin sözüne ve niyetine güvenerek yola çıkan, Haziran 2007’den beri yeni "Anayasa önerisi" ile yatıp onunla kalkan Özbudun ve arkadaşları, "O kadar emek ne işe yaradı? Hani AKP Ekim 2007 başında yeni Anayasa önerisini kamuoyuna ilan edecekti? Bunu iki üç ay boyunca yapılacak tartışmalar izleyecek, ardından da o önerilerin ve eleştirilerin ışığında yeni taslak ortaya çıkacaktı. Ne oldu?" diye acaba hiç sormuyorlar mı?

Neyse, her tecrübe yararlıdır. Tabii ders almasını bilirseniz.
Yazarın Tüm Yazıları