Paylaş
Hürriyet ilk bakışta bazılarına tuhaf görünebilecek bir öneriyle artık isimlerini ve işlevlerini herkesin bildiği AKUT üyeleri ile Yunanistan'dan aşağı yukarı aynı işleri yapan EMAK'çıları, Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterme kampanyası başlattı.
Ve kampanya Ege Denizi'nin iki tarafında büyük bir ilgi topladı.
Çünkü bu öneri, Türk ve Yunan ulusları arasındaki yaklaşık iki yüz yıllık soğukluğu birdenbire tersine çevirdi. Nitekim Yunanistan Cumhurbaşkanı dün bu konuda kendisine soru yönelten arkadaşımız Pınar Türenç'e, ‘‘Hükümetler halkın isteğini takip etmelidir. Her öneriye katılıyorum’’ derken Yunanistan Başbakanı Simitis de, ‘‘Bunu çok iyi bir fikir olarak görüyorum. Ve biz de bunu değerlendireceğiz. Bunun gerçekleşme yollarını arayabiliriz. Zaten Yunan tarafının da bunun için bir önerisi var. İki önerinin birleştirilebilmesini araştırıyoruz’’ diyordu.
Aynı konuda Türkiye Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in sözleri daha az coşkulu değildi. Nitekim Demirel, ‘‘(öneriyi) Can-ı gönülden destekliyorum’’ demekle kalmayıp -bugünkü Hürriyet'te okuyacağınız gibi- iki ülke arasındaki soğukluğun aslında ‘‘his planındaki tartışmalardan kaynaklandığını’’ söylüyordu.
Bir bakıma ‘‘iki taraf da aklını kullanınca mesele kalmaz’’ der gibi.
Gerçi bu son gelişmeyi de öncelikle akla değil hisse yani iki tarafın insani duygularına borçluyuz ama zararı yok, akla doğru yolu gösteren his bazen akıldan çok daha verimli ve yararlı olur.
Bilindiği gibi 1999'un Nobel Barış Ödülü için aday gösterme süresi 1 Şubat 1999'da sona erdi. O nedenle AKUT ile EMAK resmen aday olarak kabul edilseler bile -ki o da ayrı bir süreçtir ve önerinin yetkili kişi veya kurumlar tarafından yapılması gerekir- ancak 2000 yılı ödülünü alabilirler. O da Norveç'teki Seçiciler Kurulu tarafından uygun görülürse...
Bu meselenin usul ile ilgili bölümü... Esasa gelince:
Verilmesine ilk olarak 1901'de başlanan Nobel Barış Ödülü'ne layık görülenler listesi gözden geçirilince AKUT ile EMAK'ın yani iki ülke arasındaki ilişkileri birdenbire 180 derece aksi yöne çeviren bu kurtarma ekiplerinin ödüle uygun görülmeleri makul geliyor. Nitekim, iki ülke veya iki kesim arasındaki düşmanlık duygularını ortadan kaldıran Menahem Begin ile Enver Sadat'ın, Nelson Mandela ile Frederik W. de Klerk'in, Yaser Arafat ile Şimon Perez ve Yitzak Rabin'in yaptıkları da -özde- farklı değildi.
Sadece insana yönelik mayınların üretilmesine karşı kampanya başlatmış olmak 1997 Nobel Barış Ödülü'nün Jody Williams'a verilmesi için yeterli görüldüyse, AKUT ile EMAK'ın barış için yaptıkları ondan hiç de az değildir.
Depremin sadece felaket ve acı değil, barış da doğurabileceğini ispatlamak hepimizin borcudur.
Paylaş