İNSAN bazen "nasıl olsa tekzip edilir" dediği haberler okuyor.
Sonra bakıyorsunuz ki, haberin doğruluğu bir yana, üstelik eksikleri de varmış.
AKPGenel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Edibe Sözen Hanım da bizim öyle beklememize sebep oldu.
Edibe Sözen Hanım bir yasa önerisi hazırlamış.
Öneri de ne öneri?
Hani hepimizin içinde uyuyan bir "faşist" çekirdek vardır ya... Koşullar müsait olunca ortaya çıkıp tüm çirkinliğiyle kendini gösterir. Sayın Sözen’inki de fırsatı bulunca tüm memleketi, Süleymancıların "Kurs ve Mektep Talebelerine Yardım Derneği Yurdu"naçevirmeye kalkmış.
Hemen belirtelim:
Önerinin "16 yaşını doldurmamış çocukların saat 22.00 ile 05.00 arasında disko, taverna, müzikhol ve saz evi gibi yerlere alınmamasını" öngören hükmüne, çocukların tek başlarına otelde kalmalarına izin verilmemesinekarşı değiliz. Belki 16 yaşından küçüklerin sadece "internet kafe"lerine değil, mahalle kahvehanelerine girmelerine de yasak konabilir.
Ama hanımefendiye sorarsanız, bir çocuk veya genç örneğin saat 21.00’de otel, diskotek, müzikhol, lokanta vb. yerlere, yanında velisi yoksa giremeyecekmiş. Örneğin amcasıyla, dayısıyla giden genç kapıda kalacakmış. Zaten velisiyle giderse de saat 24.00’te orayı terk edecekmiş.
Önerinin daha parlak (!) tarafları var:
Hanımefendiye göre "Devlet, gençlerin sağlıklı ve dengeli gelişimi için, her seviyedeki okulda (örneğin ilköğretim okullarında, liselerde, meslek okullarında) her dine mensup öğrenciler için ibadethane alanı kurmakla yükümlü" olacakmış.
Görüyor musunuz "laik Cumhuriyet’i korumaya" yemin eden milletvekili hanımefendinin buluşunu?
Türkiye’de yaklaşık 70 bin okul mu var? Bunların her birinde mescit, şapel (küçük kilise), sinagog dahil en az 220 bin adet "ibadethane yeri" yapılmasını istiyor.
Önerinin öteki taraflarına, yani sosyal ve kültürel açıdan yaratacağı sorunlara girmiyoruz.
Peki ya, "müstehcen" denen "porno" yayınlarıyla ilgili önerisi?
Yaşı 18’den yukarı bir insan yasal izinle açılmış "sex-shop"a girip de bir dergi yahut kaset vb. bir şeyi satın almak isterse, satıcıya "vatandaşlık numarasını" vermekle kalmayacak bir de o şeyi aldığına dair imza atacakmış. Sonra o numaralar dükkán sahibi tarafından "Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü"ne rapor edilecekmiş.
Bu çağda "faşizan" bir öneri nasıl olabilir diye sorulsa, bundan daha iyi bir örnek bulmak sanırız çok zor olur.
Ama Sayın Sözen yine de insaflı davranmış. Aksi halde "evlenme cüzdanı" ile "ikametgáh ilmühaberi" getirilmesini de isteyebilirdi.
Üstelik bu, her şeyi "Avrupa Birliği" kuralları ile uyumlu hale getirme iddiasında olan ve "özgürlükçü"lüğü kimseye bırakmayan Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına daha çok yakışırdı.