CHP Kurultayı toplanıyor

SON milletvekili genel seçiminden beri yapılması beklenen 32’nci CHP Olağan Kurultayı nihayet bu hafta sonunda toplanıyor. Gerçi Kurultay’ın en kritik kararı olan "Genel Başkan seçimi" konusunda çok fazla merak yok. Genel Başkanlığa adaylığını koyacağı geçen eylülden beri bilinen Samsun milletvekili Prof. Dr. Haluk Koç’un bugüne kadar 66 ili gezdiği, 1250 küsur delegeden 700’ü ile bire bir görüştüğü biliniyor.

Aday olmaya niyetli öteki isimler de elbet gayretle çalışıyorlardır.

Lakin CHP’de Genel Başkanlığa aday gösterilmek, deveye hendek atlatmaktan zor bir süreçtir.

Bilindiği gibi, Deniz Baykal, 24 Ekim 2003 tarihli 30’uncu Olağan Kurultay’da parti tüzüğünü değiştirtti. İlçe Başkanı, İl Başkanı veya Genel Başkan olmak isteyenlerin, o kongre delegelerinin en az yüzde 20’sinin imzasını taşıyan öneriyle aday olabileceği hükmünü getirdi.

Bir kimsenin Genel Başkanlığa resmen aday olabilmesi için bu kadar imzalı öneri de yetmiyor. Öneri altına imza atanlar Kurultay Başkanlık Divanı önünde "Ben -örneğin- Haluk Koç’un aday olması için imzamı veriyorum" dercesine arz-ı endam edip, oradaki görevli önünde imzalarını atacaklar. Böylece mevcut Genel Başkan ile mevcut parti yönetimi, kimin kendilerine karşıt olduğunu görüp onları mimleme ve bir gün sonra yapılacak Parti Meclisi, Yüksek Disiplin Kurulu ve Denetleme Kurulu seçimlerinde aday göstermeme olanağı bulacak.

Rakamla ifade etmek gerekirse, örneğin Haluk Koç’un resmen aday olabilmesi için en az 253 delegenin Genel Başkan’ın gözünün içine baka baka -bir başka ifadeyle gelecek Mart’ta yapılacak yerel yönetim seçimlerinde aday gösterilmeme riskini üstlenerek- "Haluk Koç’u destekliyorum" diyecek.

Gördüğünüz gibi -dilimiz faşizan demeye varmıyor ama biz demesek de birileri der- akıl almayacak kadar antidemokratik bir hükme göre seçim yapılacak. Parti delegelerini elinde tutan Deniz Baykal da, fiilen tek başına gireceği yarıştan böylece büyük bir başarıyla çıkacak.

Bunun adı "seçim" değildir. Açık konuşacaksak bunun adı tek kelimeyle "ayıp"tır.

Böyle bir yarışma anlayışı, ayıp olması dışında Deniz Baykal’a hiç de yakışmamaktadır.

Birinci nokta bu...

İkincisi bu Kurultay’ın aslında çok gecikerek toplandığı gerçeğidir.

Anımsanacağı gibi 22 Temmuz 2007 seçimi ardından CHP Parti Meclisi üyelerinden muhalif bir grup Olağanüstü Kurultay’ın hemen toplanmasını, seçim yenilgisinin sebeplerini incelemesini ve ne yapıp da bir sonraki seçimde yenilgiye uğramaktan kurtulmak mümkündür sorusunun görüşülmesini istedi. Deniz Baykal bu talepleri Parti Meclisi’nde boğdu. Boğarken de "Bu konuyu uzmanlara -veya uzmanlaşmış bir komisyona- havale etmeyi, onların getireceği rapor üzerinde görüşme yapılmasını" önerdi. Ama sonra ne komisyondan haber geldi ne de uzmanlardan...

Kısaca hem Parti Meclisi uyutulmuş oldu hem de parti kamuoyu...

Böyle bir zihniyetle yönetilen CHP’nin Kurultay’ından bir şey ummak mümkün ise... Buyurun, işte orada Kurultay toplanıyor. Gidin izleyin. Eğer "parti içi demokrasi"nin kırıntısını bulabilirseniz bizi de haberdar edin.
Yazarın Tüm Yazıları