ADALET ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) demokrasiyi, özgürlükçülüğü ve özellikle laik rejimi benimsediğine inanıp da kendisini "aldatılmamış" hisseden kaç kişi kaldığını merak etmeye başladık.
Son olarak, "liberal" geçinen kadronun yaşadığı şoku izliyoruz. Yeri gelince ona değiniriz.
İlk örneği, bu partinin "özgürlükçü" bir programla kurulmasına çok katkıda bulunan eski Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’da görmüştük.
Aradakileri atlayalım.
"Özgürlükçülük" konusunda değil, "ahde vefa" zemininde de AKP’ye ne ölçüde güvenilebileceğini önce yeni Ceza Yasası üzerinde anlaşan CHP, onun ardından da "türban" konusunda Devlet Bahçeli öğrendi. Nitekim Anayasa’nın 10 ve 42’nci maddelerini iki parti (AKP ile MHP) birlikte değiştirdiler ama sıra aynı "ahd"ın ikinci ayağı olan YÖK Yasası’nın ek 17’nci maddesine gelince ortaklık yürümedi.
Bahane olarak ne denirse densin, hiç önemi yok.
İddiaya göre, AKP’nin Meclis Grup Başkanvekilleri’nin 3’ünün de imzasıyla TBMM Başkanlığı’na verilen önerideki "Hiç kimse başının örtülü olması sebebiyle yükseköğrenim hakkından yoksun bırakılamaz ve bu yönde uygulama ve düzenleme yapılamaz. Ancak başın örtülmesi, kişinin yüzü açık ve kimliğinin tanınmasına imkán verecek ve çene altından bağlanacak şekilde olması gerekir" ibaresinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesinden korkuyorlarmış.
Korkunuz bu ise sormazlar mı?
"Anayasa Mahkemesi, önüne gelen yasaya laikliğe aykırı mı?" diye bakacağına göre, "laikliğe aykırı" sayılacağından kendinizin de kuşkulu olduğunuz bir hükmü yasaya koymaya neden çalışıyorsunuz?
Hani laikliğin teminatı hem Sayın Başbakan hem de onun başında olduğu siyasi iktidar idi?
Kendi taahhüdüne ihanet tertipleri peşinde koşana ne denir?
Fiyasko bu kadar aşikár hale gelince anlaşılan altında ezilmişler. Ankara’daki arkadaşlarımız o nedenle AKP’nin ek 17’nci madde konusunda yeni bir öneri hazırladığını bildiriyorlar. Buna göre maddede, "Kişinin yüzü açık ve kimliğinin tanınmasına imkán verecek ve çene altından bağlanacak şekilde" örtünülmesini isteyen hüküm yerine "Kişinin yüzünü kapatan, kimliğin tanınmasını engelleyen, örgütsel bir amacı veya kamu düzenini bozmayı hedefleyen kıyafetler giyilemez" diyen bir hüküm konacakmış.
O zaman soralım:
Bu öneri üniversitelere kara çarşafla girilmesini önleyecek mi?
İlk ve ortaöğretim okullarında ve kamu kurumlarında türbana -tabii çarşaf ve benzerlerine de- izin verilmesine karşı çıkan MHP bu öneriyle tatmin olacak mı?
Son bir nokta:
AKP’ye egemen zihniyetin gerçek yüzünü yeni yeni görmeye başlayan değerli liberal(!?)lerimiz bu son öneriyi kendi özgürlük anlayışlarıyla bağdaştırabilecekler mi?
Öyle ya... Türbana destek verip de çarşafa yahut örgütsel bir amaç taşıyıp taşımadığı belli olmayan bir kıyafete "hayır" demek, liberal kimliğe aykırı düşmez mi?