Büyük ulus olmak

O kahramanlarla ne kadar övünsek azdır. Yapılması mümkün görünmeyen görevleri topu topu 8 gün içinde başardılar. PKK isimli cinayet şebekesi mensubu 240 şeriri etkisiz hale getirdiler. Bunu 24 yiğidi şehit vererek ama bir tek sivilin kılına dokunmadan yaptılar.

Ve kendilerine verilen emir gereği yurda döndüler.

Buraya kadar olanı için söyleyebileceğimiz çok açık:

Sizinle gurur duyuyoruz. Sizi yetiştiren herkese, ailenize, öğretmenlerinize, komutanlarınıza ne kadar şükran sunsak azdır. Sizi ayakta alkışlıyoruz.

Ama bu noktadan sonrası için söylenecek başka şeyler var:

PKK yuvalarına dönük operasyon başladığı zaman böbürlene böbürlene, "Talimatı biz verdik. Asker de onun gereğini yerine getiriyor" diyordunuz değil mi?

Kimse zaten bunun aksini iddia etmiyordu. Çünkü demokratik bir hukuk devletinde başkası zaten söz konusu olamazdı.

İyi de, her şey sizin verdiğiniz talimata göre yapıldıysa, askerimizin operasyon bölgesinden 29 Şubat sabah erken saatlerde (Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’ye göre saat 04.00’ten itibaren) çekilmeye başlamasından haberiniz yok muydu diye soran olsa ne diyeceksiniz?

"Biliyorduk" derseniz, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın "Ulusa Sesleniş" başlıklı konuşmasındaki, "Harekát, kararlılıkla devam etmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri kara harekátını başarıyla icra etmektedir. Planlanan hedeflere ulaşıldıktan sonra da en kısa sürede askerlerimiz geri dönecektir" cümlesini oradan çıkarmak için dün saat 14.15’e kadar niçin beklediğinizi nasıl açıklayacaksınız?

Aslında ne hükümetin bu haline, ne de operasyonun böyle bıçakla keser gibi bir anda durdurulmasına şaşmak lazım.

Kimse "görev bitti, geri döndük" fiyakası yapmasın. "Görevin buraya kadar çok iyi yapıldığını" söylesinler, kabul edelim. Ama bu operasyonun gerçekte ABD’nin "PKK’yı bize dövdürme" kararı sonucu ve oradan alınan (anlık istihbarat dahil) destekle yapıldığını bilmeyen yok. Şimdi bir anda kesilmesinin de ABD’nin "Bu kadar yeter" demesine bağlı olduğunu inkár etmeyelim.

Etmemek yetmiyor. Böyle ulusal çaptaki sorunlarımızı çözmek için başkasına bağımlı olmaktan kurtulmanın yolunu arayalım. Hem de buna bir dakika gecikmeden başlayalım. Büyük ulus öyle oluruz.



Not: Sonunda akademik unvanlı biri de cahiller sürüsüne katıldı ve "Ergenekon" soruşturması hakkında yazı yazmadığımız için hakkımızda suçlayıcı laflar etti. Aynı soruyu e-mail göndererek soranların bazılarına yanıtlamıştık. Şimdi daha geniş bir kitleye söylemek vacip oldu. Açın Ceza Yasası’nın;

"Bir olayla ilgili olarak başlatılan soruşturma veya kovuşturma kesin hükümle sonuçlanıncaya kadar, savcı, hákim, mahkeme, bilirkişi veya tanıkları etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır"
diyen 288’inci maddesini okuyun. Bana "neden yazmıyorsun?" diyeceğinize yasalara saygılı olmayı öğrenin.

O.E.
Yazarın Tüm Yazıları