POSTACININ kapıyı kaç kere çalacağı söylenmiş. Ama depremin ne zaman ve kapımızı kaç kere çalacağını bilmiyoruz. Nitekim tam da 17 Ağustos 1999 depremini unutmak üzereyken 6 Richter'lik Afyon/Sultandağ darbesini aldık.
Ve o sayede, 17 Ağustos depreminden ders almadığımız ortaya çıktı.
Haklı olarak ‘‘Başbakan hemen felaket bölgesine gitmedi mi? Başta Kızılay ile AKUT olmak üzere yardım ekipleri kısa zamanda yetişmedi mi? Afyon Valiliği'nde derhal Kriz Masası kurulmadı mı?’’ diyebilirsiniz.
Doğrudur. Ama bunlar, deprem olduktan sonraya ait dinamik ve bireysel tepkileri gösteriyor. Sorunun özüne ilişkin bir anlam ve değer taşımıyor.
Uzmanlar yıllardır, özellikle 17 Ağustos 1999 depreminden beri her fırsatta, ‘‘Türkiye'nin her yerinde deprem olabilir. Bu gerçeği kabul edelim. Önceden önlem alalım. Depremle yaşamayı öğrenelim’’ diyorlar.
Bu sözler istisnasız her insanımızı ilgilendirdiğine göre söyler misiniz, yaşadığınız yerde (şehirde, kasabada, köyde) size depremden önceyapmanız gerekenler hakkında kimse bir şey öğretti mi? Örneğin -varsa- evinizin bir depremde yıkılmaması için ne yapmanız gerektiğini bildiren ve ‘‘Bunu yapmazsanız orada oturmanıza izin vermeyiz’’ diyen oldu mu? Olmadıysa oradaki belediye -rüşvet alma dışında- ne ile vakit geçiriyor?
Bulunduğunuz yerdeki kaymakam veya vali ‘‘deprem öncesi önlemlerini’’ belirledi mi? Belirlediyse size bunları aktardı mı? Sizin bildiğiniz veya uygulanmasına katıldığınız herhangi bir prova yapıldı mı?
Deprem olunca size ne gibi görevler düşecek biliyor musunuz? Bilmiyorsanız bu valiler, bu kaymakamlar, bu sivil savunmacılar ortalıkta ne dolaşıyorlar?
Bu dediğimiz geniş kitlelerin depreme hiç hazır olmadığını anlatan örnekler. Ama sanmayınız ki bu vurdumduymazlık sadece valiler, kaymakamlar ve öteki görevlilerle sınırlı. Bakın başka bir örnek verelim:
İstanbul Teknik Üniversitesi bünyesinde bir süredir önemli bir proje üzerinde çalışılıyor. Projenin amacı ‘‘depremi tahmin etmeyi sağlayacak belirtileri’’ bilimsel olarak saptamak. Uzmanlar böylece halkın öncedenuyarılmasını ve zararın en aza indirilmesini sağlamaya çalışıyorlar. Nitekim internette www.deprem.cs.itu.edu.tr adresinden bu tahmin çalışmalarını siz de izleyebilirsiniz.
Lakin bu ekip Sultandağ/Bolvadin depremini önceden bilemedi. Niçin derseniz, bir uzmanın sözleriyle anlatalım:
‘‘Geçmişteki Afyon depremlerinde Denizli istasyonu, anomalinin yönü konusunda bir fikir veriyordu ancak veri iletişimi, maddi imkán bulunamadığından kapatıldı.’’
Araştırmacılar telefon parasını bile ceplerinden ödemek zorunda bırakılınca, mecburen Denizli'deki istasyonu kapatmışlar.
Ne dersiniz? 17 Ağustos felaketinden ders almış mıyız?