SİZ önceki gece oynanan Türkiye-Hırvatistan futbol maçını çocuklarımızın kazanmasına sevinenlerden birisiniz değil mi?
Futboldan anlamayan, maç izlemeyen, özellikle maç yorumu dinlemekten nefret eden biri olmamıza rağmen elbet biz de çok sevindik.
Ama keşke utancımız, sevincimizden büyük olmasaydı.
Gece saat 24.00’e yaklaşırken bir anda kendimizi Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesini haraca kesen, şehirleri yağmalayıp katliam yapan Cancevit (Janjawid) haydutlarının baskınına uğramışız gibi çaresiz, devletsiz, yapayalnız hissettik.
Çünkü 2010 yılının Avrupa Kültür Başkenti olarak seçildi diye övündüğümüz İstanbul’un sevgili ve pek medeni (!) halkı, Avrupa Futbol Şampiyonası’ndahayli şanslı maçlar çıkardığı bilinen milli takımımızın Hırvat milli takımını yenmesini kutluyordu.
Nitekim bir serseri kurşuna -pardon bir serserinin kurşununa- hedef oluruz korkusuyla pencereden dışarı bakamadık.
Yanılmıyorsak 10-15 dakika boyunca İstanbul’un tüm semtleri, sadece tabancalardan değil, ancak güvenlik güçlerinde veya terör yahut mafya tipi örgütlerin elinde bulunan otomatik silah sesleriyle inledi.
Bu satırların yazıldığı dakikaya kadar gelen bilgiye göre İstanbul’da 5 kişi atılan bu kurşunlarla yaralanmıştı
Niğde’de, Şanlıurfa’nın Siverek İlçesi’nde birer, Adana’da 2, Mersin’de 2, Kahramanmaraş’ta 1, Bursa’da 1, Gaziantep’te 5, Samsun’da 1 kişi de sırf Türkiye-Hırvatistan maçından galip çıkmamızı insanca değil de hayvanca kutlayanlar yüzünden yaralandılar.
Diyebilirsiniz ki, "Ceza Kanunu, kişilerin hayatı, sağlığı veya mal varlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilere korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda (...) silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" şeklinde bir hüküm içermiyor mu?
Elbet içeriyor. Nitekim İstanbul Valisi Muammer Güler, "sevinçlerini silahla havaya ateş açarak gösterdiği tespit edilen 54 kişi hakkında adli işlem başlatıldığını" bildirmiş.
Kimse kimseyi çocuk yerine koymasın!
İstanbul Valisi Güler de biliyor ki, hakkında işlem başlatıldığı bildirilen 54 kişi, aynı suçu işleyen belki 54 bin kişinin sadece binde birini ya temsil ediyordur yahut o kadar bile değildir.
Çünkü "maçı kazandık" diye havaya mermi sıkanların önemli bir kısmı çok muhtemelen bu maddeyi uygulaması gerekenlerdi.
Bir suçu bizzat devlet görevlileri işleyince o suçun önlenmesini bekleyebilir misiniz?
Türkiye’yi ilkel bir Afrika ülkesi konumuna düşürenlerin başında o nedenle, sokaktaki adamdan önce, devlet yetkisiyle donatılmış kravatlı hayvanların geldiğini görmeye mecburuz.
Onların da başında, nerdeyse her isteyenin silah taşımasına izin verecek kadar kötü ve tehlikeli bir "silahlanma" politikasını uygulayanlar gelmektedir.