Paylaş
Son örneği, geçen gün Çankaya Köşkü bahçesinde katıldığı bir televizyon programı sırasında “Anayasa değişikliği yoluyla Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) yapısının değiştirilmesi halinde, ana muhalefet partisi liderinin de MGK toplantılarına katılmasında fayda gördüğünü” ifade etmesi nedeniyle yaşadık.
Böyle bir öneri Cumhurbaşkanı’nın ağzından çıkınca elbet ona kulak verilir.
Olayın bir bu boyutu var. Bir de bu vesileyle Cumhurbaşkanı’nın ortaya koyduğu profil tarafı var.
Önce ikinci noktaya değinelim:
Dünkü gazetelerde görmüşsünüzdür. Öneri dolayısıyla yapılan eleştiriler Cumhurbaşkanı’nı kızdırmış. Nitekim Çankaya’nın internet sitesine konan bir “Azarname”de “Böyle yapıcı ve demokratik bir önerinin ve son derece ciddi bir konunun günlük siyasi çekişmelere alet edilmesi üzüntüyle karşılanmış ve ciddiyetten uzak bir yaklaşım olarak değerlendirilmiştir” denmiş.
Bir öneri Cumhurbaşkanı’nın ağzından çıkınca herkesin onu “ne kadar isabetli” bulduğunu ifade etmesi şart mıdır?
Hem eleştiriye tahammülsüzlük gösterip hem de “yapıcı ve demokratik bir öneri” sahibi görünmek çelişki değil mi?
Yukarıda değindiğimiz birinci noktaya gelirsek...
“Kaldı ki eleştiriler yerindeydi” demek gerekmez mi?
Nitekim bizzat ana muhalefet lideri, “Ülkeyi yönetme sorumluluğunu taşıyan hükümetin devlet sırrı niteliğinde bazı bilgileri paylaştığı bir ortam olan MGK’ya, böyle bir sorumluluğu olmayan ana muhalefet liderinin katılması ve bu bilgilere ortak olması yarın sorunlar yaratabilir” anlamına gelecek sözlerle, öneriye karşı çıktı.
Haksızdı diyebilir miyiz?
Keza bazı hukukçular, “Hükümet yürütme gücünü temsil eder. Oysa ana muhalefetin ne böyle bir sıfatı ne de böyle bir konumu vardır. O zaman hangi sıfatla MGK’da yer alacak?” görüşünü savundular.
Yanlış mı?
Kaldı ki bir Cumhurbaşkanı eğer Anayasa’da değişiklik yapmayı gerektirecek kadar önemli bir öneri ortaya atıyorsa, onu önceden kendi danışmanlarıyla konuşmuş olması, sonra da bu hükümetle mutabık kalması gerekmez mi?
Oysa dikkatinizi belki de çekmiştir. Hükümet adına bu öneriyi destekleyen tek kelime edilmedi.
Bu sadece “nötr” olmak anlamına gelmez. Siyasetteki adı “karşıt olmak”tır.
Demek ki Sayın Gül’ün, resmi sıfatı ile kendisi arasında hâlâ bir “uyum” sorunu vardır. İlk çözüm orada aranmalıdır.
Paylaş