Bir Butto daha gitti

BENAZİR Butto dün Ravalpindi’de uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti. Oysa 8 yıl sürgün hayatı yaşadıktan sonra ülkesine 18 Ekim günü dönmüştü. Amacı yapılacak seçimlere katılmak ve parlak bir zaferle tekrar iktidara gelmekti.

Olmadı...

Daha geldiği gün Karaçi’de maruz kaldığı suikast teşebbüsünden kıl payı kurtulmuştu. Canına kastedenler o kadar kararlı ve acımasız olmalıydı ki bu ilk teşebbüste Butto kurtuldu ama en az 150 kişi hayatını kaybetti.

Benazir Butto, "Batı kültürünü içine sindirmiş cesur ve dirayetli bir lider" idi. Bu niteliklerini önce Babası Zülfikar Ali Butto’nun 4 Nisan 1979 tarihinde Ravalpindi’de, dünkü suikastın yapıldığı yerden birkaç kilometre uzakta bazılarına göre hiçbir suçu yokken idam edilmesine rağmen, hırsla heyecanla siyasete girmekle gösterdi. İktidar onun tutkusuydu. Nitekim iktidar kavgası annesiyle ve kardeşiyle de arasını açtı. Kardeşinin ölümünde bu ihtilafın etkisi ve eşinin parmağı olduğu ileri sürüldü. Aldırış etmedi.

Eşi "yolsuzluk" iddiasıyla yargılandı, hapse mahkûm oldu. Ama Benazir bunu da kendisini sindirmeyi hedef alan bir tertip olarak algıladı, önemsemedi.

Şimdiki Cumhurbaşkanı General Pervez Müşerref, bundan 8 yıl önce yaptığı bir hükümet darbesinin ardından Başbakan Navaz Şerif’i Suudi Arabistan’a sürünce Benazir Butto da başına gelecekleri gördü. O sırada bulunduğu yurt dışından Pakistan’a dönmedi. Sekiz yıl boyunca genellikle İngiltere’de olmak üzere dışarıda yaşadı.

Ve ülkesinde muhalefetin, Pervez Müşerref’i devirecek kadar güçlendiğini hissedince ilk genel seçime katılmak üzere ülkesine döndü. Hemen belirtelim ki dönmeden önce Pervez Müşerref’le anlaşmayı ve kendisi aleyhindeki "suç" iddialarının işlemden kaldırılmasını sağlamayı ihmal etmedi.

Şimdi Pakistan’da tam bir keşmekeş var. O yüzden belki de 8 Ocak günü yapılacak seçim ertelenecek. Ama seçim ister yapılsın ister yapılmasın belli ki sonuç değişmeyecek. Bir başka ifadeyle Pakistan bu karmaşayı, bu vahim durumu daha bir süre yaşayacak.

İyi de... Merak etmeye değer bir husus var:

Pakistan ile Hindistan bilindiği gibi uzun süre İngiliz dominyonu olan topraklardan aynı tarihte (Ağustos 1947’de) doğmuş iki ülkedir. Farkları Hindistan’ın "Hindu" ağırlıklı, Pakistan’ın da "Müslüman" ağırlıklı halklardan kurulmuş olmasıdır.

Bu iki devlet doğduğu zaman aralarında başka bir fark olmadığına göre geçen 60 sene sonunda Hindistan neden "dünyanın en hızlı gelişen ekonomilerinden biri" oldu da Pakistan yoksulluk denizinde bocalamaktan hálá kurtulamadı? Bu bir...

İkincisi Hindistan neden demokrasiden hiç ayrılmadı, orada hiçbir hükümet darbesi olmadı da Pakistan’da hep tam tersi yaşandı? Bu iki...

Ne dersiniz, Benazir Butto’nun hazin akıbetini doğuran sebepler arasında bu sorulara verilecek yanıtların önemli bir payı yok mudur?
Yazarın Tüm Yazıları