Bilmediğini bilmemek

BUNLAR hem bilmiyorlar, hem de bilmediklerini bilmiyorlar. Eğer bilmediklerini bilseler böyle laf etmezler, örneğin Avrupa Birliği (AB) Komisyon Başkanı Bay Jose Manuel Barroso sözü dolandırıp Türkiye’ye getirince "demokratik laiklik" diye bir terim kullanmaz.

AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn de geçende "laikçi"lerden söz ediyordu.

"Bilmedikleri nedir?" derseniz söyleyelim:

Türkiye’de "laiklik" ile "demokrasi"nin bağdaşmadığını düşünen birileri belki vardır. Ama Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kafasındaki "ortalama Türk" -o her kim ise- bile "laikliğin demokrasiyle bağdaşmayacağını" ileri süremez. Çünkü o "ortalama Türk", eğer oyunu AKP’ye verip Erdoğan’ı Başbakan yapabildiyse bunun "laik demokrasi" yahut diğer ifadeyle "demokratik laiklik" sayesinde gerçekleştiğini bilir.

Bay Barroso ile onun yardımcısı konumundaki Bay Rehn o nedenle Türkiye’deki laiklikten değil, olsa olsa Hafız Esad veya devrilen İran Şahı Rıza Pehlevi tipi bir diktatörün Suriye ve İran’da uyguladığı "laiklik"ten söz ediyorlar demektir. Bilmedikleri birinci nokta budur.

Yok eğer bu sözlerle Türkiye’yi kastediyorlarsa onu da "ikinci nokta" olarak açıklayalım:

Barroso ve Rehn, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) kapatılması istemiyle açılan davadan söz ederken, sadece "Venedik Komisyonu kriterlerinin" esas alınmasını istiyorlar. Ama oradaki bilgi eksiklerini de bilmiyorlar.

Bilmedikleri için de, Venedik Komisyonu’nun 2000 yılında yayımlanan "Siyasi Partilerin Kapatılmaları" konulu raporunda, "Siyasi partiler, ancak şiddet kullanmayı savunmaları ya da demokratik anayasal düzeni ortadan kaldırmak suretiyle hak ve özgürlükleri yok etmek amacıyla şiddeti siyasi bir araç olarak kullanmaları durumunda yasaklanabilir" denildiğine göre hakkında bu tür bir suçlama olmayan AKP’nin kapatılması haksızdır tezini savunuyorlar.

Bu, "Venedik Komisyonu, laikliğe aykırı eylemleri bir partinin kapatılması için gerekli veya yeterli saymadığına göre, AKP Türkiye’deki laik rejimi yıkmaya karar vermiş olsa da kapatılamaz" anlamına geliyor.

Önce bilelim ki Venedik Komisyonu’nun karar ve tavsiyelerinin bağlayıcılığı yoktur.

Kaldı ki bu komisyon Avrupa Konseyi’nin bir organı olduğuna göre onun raporlarını ve kararlarını öncelikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) göz gönünde tutması gerekir.

Oysa AİHM bu raporun yayınlanmasından 3 yıl sonra yani 13 Şubat 2003 tarihinde verdiği kararla, "Türkiye’deki laiklik ilkesinin, devletin temel değerlerinden biri olduğunu, bu ilkenin hukuk devleti, insan haklarına saygı ve demokrasi ile örtüştüğünü" (Paragraf No: 93) ifade ettikten sonra, "Müslümanların Türkiye’de uygulanan laiklik ilkesi yüzünden kendi inançlarına göre yaşamalarına izin verilmemesinin demokrasiye aykırı olduğu" yolundaki itirazı -eğer demokratik laiklik dedikleri bu ise onu- reddetmiş (Paragraf No: 128) ve Refah Partisi’nin kapatılmasını onaylamıştır.

Venedik Komisyonu’nun ilkeleri yeterli idiyse, Refah Partisi’nin kapatılmasını AİHM neden onayladı?
Yazarın Tüm Yazıları