BİRLİĞİMİZİN, bütünlüğümüzün, aramızdaki barışın ve huzurun tehdit kaynağını artık başka yerlerde aramamıza lüzum yok:
Geçen gün Şanlıurfa’da yaptığı konuşmayla Başbakan Tayyip Erdoğan bir bakıma, "O aradığınız kişi benim" demiş oldu:
Artık "Ramazan Bayramı" yerine "Şeker Bayramı" denmesine "fırsat vermemeli"ymişiz.
Siz şimdiye kadar kendi özel dünyanızda veya bu ülkeyi bunca yıl yönetmiş insanlardan herhangi birinin kamuya dönük beyanında "O bayramın adı ’Ramazan’dır. Ona ’Şeker Bayramı’ diyenler kültürümüzü yozlaştırıyorlar" anlamında bir söz duydunuz mu?
Duymadınız çünkü Türkiye’nin tek partiyle yönetildiği dönemlerde bile öyle sanıyoruz ki kimsenin aklına "O bayramın adı ’Ramazan’ değil ’Şeker’ olmalı" diye bir düşünce gelmemiştir.
Nitekim geçen gün İlahiyat hocalarının bu konudaki düşüncelerini soran VATAN gazetesinin aldığı yanıtlar da bayramın adının "Şeker" veya "Ramazan" diye kullanılmasının kimseyi rahatsız etmediğini, "Şeker Bayramı" deyişinin taa Osmanlı’dan beri halk tarafından kullanıldığını ortaya koyuyordu.
Oysa Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sözü aynen şöyle idi: "Bayramın adını bir başka türlü de değiştirmişler şimdi... Şeker Bayramı. Bu dört dörtlük bir Ramazan Bayramı. Ne Şeker Bayramı? Buna kültürel erozyon denir. Bunlara fırsat veremeyiz, vermemeliyiz."
Peki bize "O bayrama şeker denmesine izin vermeyin" diyen Başbakan Tayyip, Erdoğan son olarak Adalet ve Kalkınma Partisi’nin "kapatılmasına gerek olmadığı" yolundaki Anayasa Mahkemesi kararı açıklandığı gece yani 30 Temmuz 2008’de:
"Gelin umutlarımızı, hayallerimizi, kardeşlik bağlarımızı, vatandaşlık şuurumuzu bir kez daha tazeleyelim. Sorunlarımız, zorluklarımız var. Ama bir ve beraber olduğumuz sürece aşamayacağımız hiçbir engel yoktur, olamaz" dememiş miydi?
Bu konuşmasıyla, 22 Temmuz 2007’de yani genel seçimlerden ezici bir galibiyetle çıkınca ulusa hitaben yaptığı konuşmadaki:
"Kime oy vermiş olursanız olun, oylarınız bizim için önemlidir. Tercihlerinize saygı duyuyoruz. Farklı tercihlerinizi demokrasinin gereği olarak görüyoruz" sözlerini bir bakıma tekrarlamış olmuyor muydu?
Peki "farklı oya" saygı duyduğunu söyleyen zatın dini bir bayram adının farklı söylenmesine bile tahammül edememesi neyin kanıtı olabilir?
Bize kalırsa Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bitmeyen derdi, Atatürkdevrimleri iledir ve "Ramazan Bayramı" yerine "Şeker Bayramı" denilmesini bile o devrimlerin bir sonucu olarak gördüğü için, gözüne batmakta ve değiştirilmesini istemektedir.
Eh... O devrimlerin modernleştirdiği Türkiye’den söz ederken, "aklın, bilimin, teknolojinin, çağdaş eğitim ve hukuk sistemlerinin" yaşama sokulduğunu görmeyip "Biz Batı’dan sadece ahlaksızlığı aldık" diyen bir Başbakan’dan başka bir şey beklemek zaten abes olurdu.
Böyle bir başbakan tarafından yönetilen ülkenin vatandaşları olarak ne kadar huzur ve barış içinde yaşayabilirsiniz bilmiyoruz ama, yine de Şeker Bayramınızı şimdiden kutlamak isteriz.