CHP Genel Başkanı Deniz Baykal belli ki çok kızmış... Arkadaşımız Şaban Sevinç'in, İstanbul Milletvekili Kemal Derviş'in eleştirilerini nasıl karşıladığı sorusuna ‘‘Şimdilik izlemekle yetiniyorum’’ yanıtını vermiş.
‘‘Derviş'le her gün konuşuyoruz. O nedenle görüşlerini biliyor ve saygıyla karşılıyorum’’ yok... ‘‘Parti içi demokrasi varsa elbet eleştiriler de olacak’’ yok...
Onun yerine, ‘‘Elime baltayı aldım, bekliyorum’’ mesajı var.
Tipik Deniz Baykal!
Tipik... Çünkü kendi denetimi altında gelişmeyen her olay Deniz Baykal için kötüdür.
Dikkat ederseniz demecinde, ‘‘Kurultaya kavga hesabıyla gidenler kaybeder, silinir. CHP'de artık partiyi ve arkadaşlarını suçlayarak yükselme dönemi bitmiştir. Kavga kültürü geride kalmıştır. Kurultay, CHP'de sevgi ve dayanışma kültürünün tam olarak yerleşmesini sağlayacak’’ diyor.
Diyor ama eksikleri var:
‘‘Hizip kurma ve kurultaya kavga hesabıyla gitme hakkı sadece bize aittir. Parti içi iktidara biz sahip olduğumuza göre o dönem artık geride kaldı’’ demeye getiriyor ama bu kadar açık olamıyor.
Sosyaldemokrat Halkçı Parti Genel Sekreteri seçildiği 1988 Kurultayı'ndan beri belki sekiz, belki on kurultaydır hep aynı şeyleri tekrarlayıp duruyor:
‘‘CHP'de sevgi ve dayanışma kültürü tam olarak yerleşecek’’miş...
Bu sözler doğrultusunda hangi adım atılmış da haberimiz yok...
Geçen Kurultay'da genel başkanlığa tekrar seçildikten sonra kürsüden ‘‘Şimdi el ele verme zamanı.(...) Bütün arkadaşların yardımına ihtiyaç var... CHP'yi birleştirmek, bütünleştirmek için üzerimize düşeni yapacağız’’ diyen Deniz Baykal ile, partinin 80'inci kuruluş yıldönümünde (yani son 9 Eylül günü) yapılan törene eski genel başkanlardan hiçbirini çağırmayacak kadar dışlayıcı olan Deniz Baykal aynı kişi değil mi?
CHP Genel Başkanlığı'na aday olanlardan Erol Tuncer, Deniz Baykal'ın genel başkanlığı döneminde parti içi demokrasinin zerresinin kalmadığını söylerken hata mı ediyor?
Erol Tuncer'in söylediklerinin aksini ileri sürecek tek bir CHP'li göstermek mümkün mü?
Öteki aday Bedri Baykam, CHP'nin erimekte olduğunu söylerken, gerçeği mi, yoksa gördüğü rüyayı mı dile getiriyor?
Ama yine de Baykal'ı kutlamak lazım. Liderine rağmen seçmenden oy alanve hiçbir şey yapmadan seçimden 175 sandalye ile çıkan parti modelini siyasi literatüre o hediye etti.