CHP Genel Başkanı Deniz Baykal dün son seçimin iki açıdan değerlendirmesini yaptı. Biri, bekleneceği gibi AKP’nin aşırı güven, kontrolsüz güç, pervasız gidiş diye özetleyeceğimiz politikalar yüzünden girdiği düşüş sürecinin devam edeceği varsayımıydı.
Onun için, "Artık siyaset bu seçimden sonra farklı olacaktır" dedi.
Öteki değerlendirmesi başında bulunduğu CHP ile ilgiliydi ve il genel meclisi bazında oyların yüzde 5 kadar artmasını esas alıp övündü.
Seçimlere ilişkin "genel" değerlendirmesine değinmeden önce şu yüzde 5’lik artışa ilişkin zihnimizdeki soruyu yöneltelim:
CHP’nin gerçekten 2004 İl Genel Meclisi bazında böyle bir oy yükselişi var. Baykal o açıdan haklıdır.
Ama aynı Baykal 29 Mart’tan sonra, AKP ile ilgili değerlendirmeleri, bu partinin 2007 milletvekili seçiminde aldığı yüzde 46.7’yi esas alarak yapacağını söylemedi mi?
Hatta o bile yetmez diyerek özetle, "Yerel seçimlerde iktidar partilerinin yüzde 5’lik bir oy avantajı vardır. Onu da dikkate alınca AKP, yüzde 52’den fazla oy almazsa başarılı sayılamaz" demedi mi?
Eğer o ölçü doğru ise CHP’nin başarısını veya başarısızlığını da 2007’de aldığı yüzde 20.8 (kabaca yüzde 21) üzerinden yapmak gerekir. Bu da yüzde 2’nin az üstünü ifade eder.
Demek ki alınan sonuç, Deniz Baykal’in Genel Başkanlığı üzerinde yapılan tartışmaları bir süre için ertelemeye yetecek kadardır ama pek de övünecek düzeyde değildir.
Baykal’ın seçimle ilgili "genel" değerlendirmesine gelince:
Baykal, 2009 seçiminin Türkiye’deki siyasi yaşamda yeni bir dönem başlatacağını ileri sürmekte bizce de haklıdır. Ama bu yeni dönemin AKP açısından ne ifade edeceği -veya bir şey ifade edip etmeyeceği- henüz belli değildir. Özellikle Tayyip Erdoğan gibi, "her türlü hatadan ve kusurdan münezzeh" (arınmış) olduğuna inanarak politika yapan bir liderin, bu seçimden ders alacağını ileri sürmek kumardır.
Keza AKP iktidarının önümüzdeki dönem uygulamalarının sağ partilere mi yoksa sola mı -özellikle CHP’ye mi- yarayacağını kestirmek de müneccimliğe soyunmak olur.
Siyaset yaşamımıza "din" faktörü sokulmamış olsaydı, "sol" özellikle CHP adına daha fazla umutlanabilirdik. Din temeline dayalı politikalar, -çarşaf marşaf açılımı gibi hafifliklere rağmen- yine de CHP’nin fazla at oynatamayacağı bir alandır.
Bu demokrasimizin ve rejimimizin geleceği yönünden çok kötü ve tehlikeli bir silahtır. Ama onu kullananlara oy sağladığı da bilinen bir gerçektir. O nedenle endişelendiğimiz eğilimi tersine çevirebilmek için CHP’nin çok çalışmasına ve tepeden tırnağa yenilenmesine ihtiyaç vardır.
Son seçimin CHP yönünden değerlendirmesine gelince:
Bu konuya yeri geldikçe sonra da değinmek kaydıyla şimdilik şunu söyleyelim:
Lafı uzatmaya gerek yok. Türkiye’nin 16’sı Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde olmak üzere 25 ilinde yüzde 5’ten az oy alan -Türkiye’nin yaklaşık üçte birinde varlık gösteremeyen- bir partinin silkinmeye ihtiyacı vardır.