Başbakan’a açık mektup

SAYIN Başbakan, Sözün başında belirteyim ki bu "açık mektubu" yazarken, sonuç alabileceğimden umutlu değilim. O nedenle üzgünüm. Ama bildiğimi, gördüğümü bir kere daha dile getirmezsem hem ulusumuza hem de mesleğime ve kendime karşı görevimi yapmamış hissedeceğim.

Gerisini sizin takdirinize bırakıyorum. Umarım "boşuna umutsuz olmuşum" dedirtirsiniz.

Sayın Başbakan,

Ne kadar "şımarmadığınızı" söyleseniz de, seçimin ertesi sabah bu sütunda çıkan yazımda ifade ettiğim kuşku gerçekleşti ve siz maalesef Demokrat Parti liderlerinin 1954 seçimi ardından düştükleri ruh haline düştünüz. O örneğe bakarak ve en içten duygularla söylüyorum:

Gidişinizi ne hayırlı buluyorum ne de isabetli.

"Seçim zaferi" havasıyla tuttunuz Anayasa’yı baştan sona değiştirme projesini ortaya attınız.

Ne kadar "uzlaşmacı" görünmeye çalışsanız da "dayatmacı"lığınızı saklayamadınız.

Cumhurbaşkanlığı konusunda "uzlaşmacı" olacağınızı açıkça taahhüt ettiniz. Sözünüzü tutmadınız. Kendi oyununuza düştünüz. Ve neticede Sayın Abdullah Gül’ü Çankaya’ya oturttunuz.

Onu uzun vadede, daha öncekilerden çok daha vahim sonuçlar verecek son atılımınız izledi:

"Velev ki siyasi simge sayılsın" sözleriyle başlayan cümleniz, üniversitelerde türbanın serbest bırakılması tartışmasını gündemin ortasına oturttu.

Arı kovanına çomak soktunuz. Bunu hem de en acemice ve en yanlış şekilde yaptınız.

Sayın Başbakan,

MHP’nin de desteğiyle bu isteğinizi gerçekleştirecek sayıya sahipsiniz. Anayasa’nın, ilk üçü hariç istediğiniz maddesini değiştirebilirsiniz. Sonunda, "Amaca ulaştım. Beni iktidara getiren insanlara karşı sözümü tuttum" da diyebilirsiniz.

Ama onu dediğiniz anda Türkiye’nin başına umulmadık sorunlar yaratacağınızı size söylüyorum. Sizi dostça duygularla ve içtenlikle uyarıyorum. Kapısını aralayacağınız sorunların altından ne siz kalkabilirsiniz, ne parti, hatta korkarım ne de Türkiye kalkabilir.

Bakınız daha siz "türbanı üniversitelerde serbest bırakmanın formülünü" bile bulamadınız. Hoş hukuk düzeyinde zaten öyle bir formül bulamayacaksınız. Ama daha siz formül ararken kendi partinizin Konya Milletvekili Hüsnü Tuna, "Türban takmak isteyen kamu görevlileri de serbest olmalı" çıkışını yaptı.

AKP Gaziantep Milletvekili ve Kadın Kolları Başkanı Fatma Şahin, "Adım adım gitmek lazım. Eğitim hakkının verilmesine ilişkin adım atılmadan, kamuda çalışanların tartışmasını yaparsak, eğitim hakkı da çözümsüzlüğe gider" dedi.

Partinizin Isparta Belediye Başkanı, "türbanlı belediye başkanı" özlemini dile getirdi.

Bu yolu bir kere açınca bir daha durduramayacağınızı bilmiyor musunuz? Onun sonunun sadece sizin için değil, hepimiz için felaket olacağını görmüyor musunuz? Sizin hiç mi dostunuz yok?

Saygılarımla.

Oktay Ekşi

Yazarın Tüm Yazıları