SONUNDA Almanya’nın, TIR şoförlüğü gibi geçici aktif hizmet veya sanatsal, sportif yahut bilimsel hizmet için bu ülkeye giden Türklere “vize almadan”bu ülkeye girme hakkını fiilen tanıdığı bildiriliyor.
Ama hemen heyecanlanmayın... Sonunda “vizesiz” giriyoruz diyeceksiniz ama “vize istemiş” gibi çile çekeceksiniz.
Söze devam etmeden belirtelim:
Almanya’yı bu noktaya Türk hükümeti değil, biri Mehmet Soysal öteki İbrahim Savatlı isimli iki TIR Şoförü getirdi. Bir başka deyişle onlara değil de hükümete güvenseydik bu aşamaya ulaşmak için daha belki 20 sene beklememiz gerekirdi.
Yukarıda gerçi Soysal ile Savatlı’dan söz ettik ama, bu kavgayı veren başka Türk vatandaşları da var. Nitekim Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Yardımcı Doçent Hamdi Pınar 13 Ekim 2007 tarihli bir makalesinde 1987’den Ekim 2007’ye kadar Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın (ATAD) Türkiye ile ilgili tam 37 karar verdiğini bildiriyor.
İlginci, bunlar arasında aynen Soysal ve Savatlı’nınki gibi tüm Türk vatandaşlarını ilgilendirecek önemde olanlar var. Örneğin "Savaşçı" soyadlı bir Türk çift, 1984 yılında bir aylık vizeyle İngiltere’ye "ziyaretçi" olarakgitmişler. Sonra orada ticaretle uğraşmaya başlamışlar. Ama Home Office (İçişleri Bakanlığı) 1994 yılında Savaşçı çiftini sınır dışı etmeyi kararlaştırmış. Onun üzerine kavga başlamış. Savaşçı ailesi, "Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki 1970 tarihli "Katma Protokole" göre "Türk vatandaşlarının Avrupa Birliği üyesi ülkelerde serbestçe iş kurma hakkına sahip olduğunu" ileri sürmüş. Neticede ATAD Savaşçı çiftini haklı bulmuş.
Bitmedi, aynı şekilde 2001 yılında Almanya’dan İngiltere’ye geçen Veli Tüm ile 1998’de Fransa’dan İngiltere’ye gelen Mehmet Darı da Savaşçı çifti ile aynı işleme tabi tutulunca yargıya başvurmuşlar. Onlar da ATAD’ın 20 Eylül 2007 tarihli kararıyla, "İngiltere’nin kendilerinden vize istemeye hakkı yokken vize istemesinin, iş kurma hakkı varken bunu reddetmesinin Katma Protokol’ün 41’inci maddesine aykırı olduğunu" kabul ettirmişler.
Her fırsatta ifade etmeye çalıştığımız husus şu:
Biz Türk vatandaşları başka ülkelerle ilişkilerinde bin türlü hesaba göre hareket eden hükümete güvenerek haklarımızı almayı ümit edersek, boşuna bekleriz.
Uluslararası hukukun ve kendi iç hukukumuzun bizlere sağladığı hakları hem savunmayı hem de kullanmayı öğrenmeliyiz.
Bakın şimdi Almanya yavaş yavaş yola geliyor. Geliyor diyoruz çünkü daha tam gelmediğini yani "vize isteme" işini tamamen kaldırması gerektiğini savunuyoruz.
Sadece o değil, Avrupa Birliği’nin öteki üyeleri de (bazıları bizim gibi düşünmüyor, sadece 1970 tarihli Katma Protokol altında imzası olan Almanya, Fransa, Belçika, İtalya, Hollanda ve Lüksemburg’u bağlayacağını düşünüyor oysa Savaşçı kararıyla Darı ve Tüm kararı aksini gösteriyor) Türk vatandaşlarına uyguladıkları vizeyi kaldırmaya mecburlar.
Oysa ayak sürüyorlar. Nitekim Almanya tutmuş "Vizesiz gitmek isteyenler buna hakları olduğunu ispat eden belgelerle elçiliklerimize başvurup onay almadıkça Almanya’ya giremezler" demiş.
Gelip yine Alman Konsolosluğu’nun kapısında çile çektikten sonra "vizesiz giriş" nerde kaldı?