DOĞRUSU bize, Türkiye’nin bugünkü ortamında “gerekli” ve “yararlı” görünen siyasetçi idiler. Ama Demokratik Toplum Partisi (DTP) geçen yıl Anayasa Mahkemesi tarafından “temelli” kapatılınca milletvekillikleri de düşürülmüştü. Doğrusu bu karar bize pek de adil gelmemişti. Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk’tan söz ediyoruz.
Anayasa Mahkemesi’nin sözünü ettiğimiz kararında:
“Beyan ve eylemleriyle Partinin kapatılmasına neden olan Mardin Milletvekili Ahmet Türk ve Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk’un milletvekilliklerinin, Anayasa’nın 84’üncü maddesinin son fıkrası uyarınca, (...) sona ermesine” karar verildiği bildirilmişti.
Gazeteler yazdı... Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk, TBMM Başkanlığına dilekçe vermişler. Özetle “Bizim milletvekilliğimizin düşürülmesine dayanak teşkil eden fıkra, Anayasa’da yapılan son değişiklikle yürürlükten kaldırıldığına göre, milletvekilliğimizin bize geri verilmesi gerekir” demişler.
Tanınmış hukukçularımızdan, eski Adalet Bakanı, Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, “Doğrudur. Ahmet Türk’e ve Aysel Tuğluk’a verilen cezanın dayanağı olan hüküm yasadan çıkarıldığına göre Ceza Hukukunun ‘kanunsuz ceza olmaz’ ilkesi gereği, sıfatlarının da kendilerine iade edilmesi gerekir” diyor. “Çünkü onları seçen iradenin yasama dönemi bitmiş değil” diye ekliyor.
Hikmet Sami Türk bunun için “Meclis Başkanlığına dilekçe verilmiş olmasını” yeterli görüyor. “Başkaca işleme lüzum yok” diyor.
Doğrusu bunun bu kadar kolay olmadığına inandığımız için biraz daha irdeledik. Anayasa Hukuku hocalarından Prof. Dr. Erdoğan Teziç de aynı temel görüşü savundu. Ama o özetle:
“Anayasa Mahkemesi yaptırımlarının ceza hukuku normu gibi algılanması gerekmez. Zaten Anayasa Mahkemesi de kendi kararlarının böyle olduğunu ifade etmektedir. Ancak hukukun temel ilkesi gereği yasal dayanağı kalmayan durum, eskisine döner. O nedenle hem Tuğluk hem de Türk’ün Meclis Başkanlığına yaptıkları başvuru TBMM Başkanı tarafından TBMM Genel Kurulunun bilgisine sunulunca olay biter” dedi.
Gerçi aksi görüşte olan Anayasa Hukukçusu da var. Ancak adını açıklama iznini almadığımız için sadece görüşünü özetleyelim. Buna göre:
“Tuğluk ve Türk’le ilgili karar bir ceza sayılmaz ama bir tedbir kararıdır. Tedbir de yasal zeminin değişmesiyle ortadan kalkmaz. O nedenle bence milletvekili sıfatının iadesi doğru bir işlem değildir.”
İyi de ortada bir de “Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye doğru yürümeyeceği” ilkesi yok mu?
Öyle ya... Mahkeme kararını vermiş. O karar uygulanmış bitmiş. Şimdi tekrar başa dönmeye kalkarsanız bu ilke anlamını yitirmez mi?
Buna yanıt niteliğindeki örneği Erdoğan Teziç anımsattı:
“Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceği ilkesi sanıldığı kadar katı değildir. Nitekim CHP’nin tüm mal varlığını Hazine’ye aktaran 1953 tarihli yasa, Anayasa Mahkemesi tarafından 1963 yılında iptal edilince bu konu çok tartışıldı. Ama kararın geriye doğru yürümesi hukuka uygun bulundu ve CHP’nin malları iade edildi” dedi.
O nedenle Tuğluk ve Türk’e Meclis’in yolu açık görünüyor.