Askerlik ve sorular

UNUTULMUŞ olamaz. Çünkü bizim Silahlı Kuvvetlerimiz ‘‘yıldönümü’’ konusunda çok titizdir.

Ama yine de, birkaç yıl (belki 8-10 yıl) önce Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kuruluşunun -yanlış anımsamıyorsak- 625'inci yıldönümünü kutladığımızı anımsıyoruz da, nedense 626, 627 ve sonrakileri kutlamadığımızı düşünüyoruz.

Aslında bizi söz konusu yıldönümleri değil, Silahlı Kuvvetlerimizin ne kadar eski -ve köklü- bir tarihe sahip olduğu noktası ilgilendiriyor.

Buna rağmen dikkatimizi çeken bir husus var:

Silahlı Kuvvetlerimizin tarihi eski ama vatan evlatlarının askerlik görevini yapmalarıyla ilgili kurallar hálá yerine oturmuş değil.

Ya da bize öyle geliyor...

İşin kötü tarafı, ülkemizde ‘‘askerliğin mazisi çok eski’’ ama konunun yani ‘‘askere alma’’ meselesinin bilinen bir uzmanı yok.

O nedenle ikide bir gündemimize bedelli askerlik çıksın mı çıkmasın mı? Profesyonel askerlik getirilsin mi getirilmesin mi? Askerlik süresi acaba uzun mu değil mi türü konular giriyor.

Bunlardan sonuncusu yani askerlik süresiyle ilgili olan, Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığı açıklamayla aydınlandı:

Süre kısaltılacak, asker sayısında yüzde 17 oranında azalma olacak... Ve savunma amaçlı harcamalarımız düşecek. Ve çağın gereklerine daha hızla uyum sağlamış öteki ordular gibi bizimki de ‘‘daha küçük, modern, hareket kabiliyeti yüksek, modüler kuvvet yapısına uygun’’ bir ordu olacak.

İyi de... Sırf süreleri kısaltmak bu sonucu verir mi?

Keza, acaba başka adımlar da atılamaz mı? Örneğin askere alış sistemini baştan sona gözden geçirip yeni bir düzenleme yapmak doğru olmaz mı?

Bildiğiniz gibi bugüne kadar süren uygulamaya göre, aynı tarihlerde dünyaya gelen, aynı dönemde silah altına alınan gençlerden bazıları vatan görevini 8 ayda, diğerleri 16 ayda, üçüncü grup 18 ayda tamamlıyordu.

Diyebilirsiniz ki, ‘‘Bunda bir haksızlık yok... Çünkü diploma gibi objektif bir kriterle bu ayrım yapılıyor...’’

Peki ama biz o gençleri savunma ihtiyacımızı karşılamak için askere almıyor muyuz? Eğer amaç bu ise, onları diplomalarına göre değil de savunmamız için gerekli olanlara göre asker yapsak ve bu gençlere artı ödeme yaparak askerliği ayrıca cazip kılsak daha isabetli olmaz mı?

Keza ulusal savunmamız yönünden eğitimi de, mesleği de yetersiz veya gereksiz olanı askere alıp, kışlaya hiç sokmamak daha doğru değil mi?

Bu ikinci grubu değerlendirmek mi istiyorsunuz?

Düşük bir ücretle belli süre kamu hizmetinde çalıştırırsınız, biter.

Bunları yapmak orduyu profesyonelleştirmek ise, öyle yapalım.

Hem merak ediyoruz... Ordumuz profesyonelleşse mi savunmamız daha etkin olur, bugünkü gibi devam etse mi?

Keza profesyonel ordunun mu ülkeye maliyeti daha büyüktür, bizim 600 küsur senedir sürüp gelen model mi daha pahalıya patlamaktadır...
Yazarın Tüm Yazıları