Anlamayanlara

GAZZE’yle ilgili ilk yazı şöyle başlamış: "İsrail savaş uçaklarının vurduğu yerde gül bitmediğini, tam tersine, yerdeki kızıllığın birçoğu sivil olmak üzere masum insanların kanından geldiğini, başta ABD olmak üzere Batı dünyası kabul edinceye kadar, bu kanlı oyun belli ki devam edecek."

Yazı devam ediyor:

"İsrail
tamamen haksız mı?

Buna ’evet’ demek zor. (...) Ama karşılık vermenin yolu (26 Aralık’ta) en az 155 insanın ölümüne, 200’den fazla insanın yaralanmasına sebep olacak kadar büyük çaplı bir katliam yapmak mı?

İşte burada İsrail’in (...) tam bir saldırgan ülke konumuna düştüğü gerçeği çıkıyor karşımıza."

Bunun tarihi 28 Aralık 2008. Gelelim bir sonrakine:

"(...) İsrail’deki en ılımlı politikacılar bile canavarlaştılar. Sonunda çoğu masum sivil olmak üzere bin kadar insan öldü.

İsrail bunun bedelini ödemeyeceğini sanıyor.

Hitler de aynen öyle düşünüyordu. Ama hem kendi(si) hem de ulusu fena ödedi.

O nedenle Başbakan Tayyip Erdoğan’ın İsrail’e yönelik eleştirilerini yerinde bulduğumuzu söyleyelim.

Ama sadece İsrail devletine yönelik olanlarını.

Başbakan, İsrail devletini eleştirmek amacıyla cümleye başlayıp ardından bu ülkenin yüzlerce yıldan beri vatandaşı olan Yahudileri hedef alır gibi algılanacak laflar etmeseydi mesele yoktu."

Bu yukarıdaki de 17 Ocak 2009 günü çıkmış. Sıra üçüncüde:

"Duygulara hitap etmek kolay. Hele serde biraz da kabadayılık varsa ’kodum mu oturturum’ kültürüyle çok şeyi çözebileceğinizi sanırsınız.

Ama gerçek durum öyle değildir. Yumrukla, sertlikle, babayiğitlikle bir çok şeyi çözemezsiniz ama o şekilde çözemediklerinizi akılla, nezaketle, diyalogla çözebilirsiniz.

Anlatmak istediğimiz bu.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Davos’ta ortaya koyduğu tavrı tam da bu nedenle eleştiriyoruz.

(...) Peres(in), aşırı derecede heyecanlı ve yer yer de çok asabi bir üslupla yaptığı konuşmada söylediklerinin bir kısmı doğru değildi. (...) Belli ki Şimon Peres kendisini izleyenlerle alay ediyordu. Örneğin herkesin gözünün içine baka baka ’Gazze’de ne açlık var, ne gıda ne de ilaç sıkıntısı var’ dedi. Oysa bunu 15 dakika önce Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon ifade etmişti."

Bunun tarihini mi soruyorsunuz? 31 Ocak 2009.

Bir de eskisinden örnek verelim. Bunun tarihi 12 Ağustos 2006. Birlikte okuyalım:

"İsrail, Filistin halkına (Filistinli teröristlerden söz etmiyoruz) uyguladığı insanlık dışı baskı politikalarıyla (Sabra, Şatila ve son olarak Jenin katliamlarını anımsayın) ’Hitler mağduru Yahudilere duyulan sempatiyi’ zaten sıfırlamıştı.

Şimdi karşımızda uluslararası hukuku hiçe sayan bir İsrail var. (...) Bu hukuk tanımazlığın hesabını sormanın, tüm çağdaş uluslara düşen bir insanlık borcu olduğunu söylüyoruz."

Bu yazıların hepsi bu sütunda ve bu imza ile çıktı. Anlamayanlara soruyoruz. Anladınız mı?
Yazarın Tüm Yazıları