LAFLA peynir gemisini yürütmek nasıl mümkün değilse adını Narin koyduğunuz kız çocuğunun iri kemikli, kalın gövdeli olmasını da engelleyemezsiniz. Bir tarihte Ankara’da ismi Adil olan bir yargıç vardı. Basın davalarına bakardı ve önüne gelen gazeteciyi 1.5 sene hapse attıkça zevk duyardı.
Eskiler ismi ile kişiliği arasında uyum olanlara "ismiyle müsemma" (aynen ismi gibi) derlerdi. Şimdi herhalde onun yerine Amerikanca bir terim kullanılıyordur.
Ama bizde "Rüşvet ve yolsuzluğu önleme" yasası çıkartılır, bakarsınız ki tam tersine rüşveti ve yolsuzluğu teşvik etmektedir.
Hani Anadolu’danilk defa İstanbul’a gelen bir garip şuraya ne denir, buranın adı nedir diye sorduktan sonra "Kadıköy’e köy, bizim yaşadığımız yere de şehir diyenin..." demiş ya, isimler konusundaki gerçeğimiz çoğunca ona benzer.
O yüzden Demokrat Parti bu ülkenin demokrasi tarihinin kaydettiği en despot partidir. Doğrusunu söylemek gerekirse Cumhuriyet Halk Partisi’nin adındaki "halk" da ona o kadar uzaktır.
Sadece onlar değil, bizde "Milli Prodüktivite (Verimlilik) Merkezi" diye bir kurum vardır. Taa 1965’te kurulmuş. Yasaya göre:
a) "Yurt ekonomisinin prodüktivite esaslarına uygun olarak gelişmesine yarayacak tedbirleri araştırmak (...);
b) Resmi ve özel sektörlerdeki müessese ve işyerlerinde verimi artıracak ve israfı önleyecek metotları tespit etmek ve bunların uygulama imkanlarını araştırmak, uygulamayı izleyerek gerekli tavsiyelerde bulunmak;
c) Prodüktivite ile ilgili teknik yardımları sağlamak, gerekli eğitim ve istişare çalışmalarında bulunmak;
d) Çeşitli vasıtalarla verimi artırıcı bilgileri ve modern metotları yaymak gibi işleri yapması gerekiyormuş.
Ama bugüne kadar hiç kimseden bu kurumun şu yukarıdaki görevlerden birini yaptığına -veya verimli bir şekilde yaptığına- dair tek kelime duyduğunuzu söyleyebilir misiniz?
İsterseniz açın bu kurumun resmi internet sitesine bakın... Kurulalı beri geçen 44 yıl boyunca ne yapmışlar görün ve vicdanınız ne diyorsa onu dile getirin.
Maksadımız Milli Prodüktivite Merkezi’ni eleştirmek değil. Onun gibi o kadar çok örnek var ki... Şimdiki kurum nasıl çalışıyor bilmiyoruz ama bir zamanlar bir İş ve İşçi Bulma Kurumu vardı. Sanki "işsize" değil de kendi personeline iş bulmak için kurulmuş gibiydi.
Onun için Adalet ve Kalkınma Partisi’nin adının "AKP" şeklinde kısaltılmasına kızan -hatta öyle söyleyip yazanları edepsizlikle suçlayan- Başbakan Tayyip Erdoğan boşuna çırpınmasın. Adında "Adalet" yazan parti, 7 yıla yakın zamandır iktidarda olur da "adaleti" devraldığından beş beter hale getirirse kimse oradaki "Adalet" lafına kulak vermez.
Hadi "kalkınma"yı hak etmediğini söylemeyelim ama Ali Dibo’ları koruyan, devletin "ihale" sistemini soygun aracına dönüştüren, "Bizden biriyse bırakın çalsın" anlayışını yerleştiren bir partiye "AK" diyecek kadar idraksiz olmamızı da kimse beklemesin.