TESTİ çatlayınca onun su tutması artık mümkün değildir.
Testiyi Deniz Baykal çatlattı. CHP’nin Atatürk devrimlerine bakışı değişti mi değişmedi mi kuşkusunun doğmasına yol açtı. Ve devrimlerindüşmanlığını kimliğinin temeli haline getiren kişilerin gözdesi oldu.
Tayyip Erdoğan’ın desteği Baykal’ı ayıltmaya yetmiyor mu?
Yakında Bülent Arınç’tan da takdir ve teşvik demeçleri gelirse şaşmayın. Çünkü "Anayasa’daki laiklik ilkesini yeniden yorumlamak lazım" diyen Arınç’a en sert ifadelerle karşı çıkan Deniz Baykal şimdi Arınç’la aynı kanaatte olduğu anlamına gelen sözler söylüyor.
"Biz kimsenin kıyafetiyle meşgul değiliz. Biz insanların kafasının içiyle meşgulüz" lafı siyaseten de güzel, mantık itibarıyla da yerinde...
"Eğer bugünkü tavrınızın anlamı bu ise, dünkü tavrınız hangi anlama geliyordu?" sorusuna Deniz Baykal’ın vereceği yanıtı siz merak etmiyor musunuz?
"Eğer bir şey değişmediyse, şimdi sizi beğenenlerle dün neyi tartışıyordunuz, onun bir açıklaması var mı?"
Sayalım hiçbir şey değişmedi. Yani bizim gözlemlerimiz doğru değil. O zaman biri lütfen bize açıklar mı? CHPGenel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen’in, CHP’nin Sultanbeyli Belediye Başkanı adayını açıklamak için düzenlenen toplantıda, çoğunun başının örtük olduğu bildirilen hanımlara:
"Biz bugüne kadar sizi göremediğimiz için, size sahip çıkamadığımız için siz bu yöneticilerin (AKP’lilerin) elinde kaldınız. Bu yüzden ben kendi adıma ve bugüne kadar buraya gelmeyen yönetici arkadaşlarım adına özür diliyorum" diyerek haber verdiği değişiklik neyi ifade ediyordu?
Kimse kendini aldatmasın. Deniz Baykal önümüzdeki 29 Mart seçimi sonuçlarından yenik çıkacağından endişe ediyor. Böyle bir sonucun kendisini CHP liderliğinden götüreceğini de biliyor. Tüm bu çarşaf, türban, sarık (neyse ki henüz fes yok) açılımlarının arkasında o korku yatıyor.
Sarık lafını biz uydurmadık.
Dünkü gazetelerde vardı. O söz de yukarıda sözünü ettiğimiz toplantıda geçmiş. Sultanbeyli’de CHP adayı olduğu ilan edilen emekli imam Osman Nuri Bedir, herkesi kucaklamaya hazır olduğunu anlatırken, "Çarşaflısıyla, cüppelisiyle, sarıklısıyla, Alevisiyle, Sünnisiyle (...)" herkesi baş tacı etmeye söz vermiş.
Demek daha birinci günden Devrim Kanunları’nın en önemlilerinden biri olan Şapka iktisası (giyilmesi) hakkında"ki 30 Kasım 1925 tarihli yasanın, "Türkiye halkının da genel başlığı şapka olup, buna aykırı bir alışkanlığın sürdürülmesini hükümet yasaklar" diyen hükmünü yok saymaya başladık.
Hoş, "Tekke ve zaviyelerin kapatılmasına dair kanun" orada dururken, "Alevi-Bektaşi derneklerinin (...) gündeme getirdiği (...) Sütlüce’deki Bektaşi Tekkesi sorununa Başbakan Tayyip Erdoğan’ın el koyduğu, İstanbul AKP milletvekili Reha Çamuroğlu’nun (da) bir bölümüne AKP teşkilat binasının yapılacağı arsada bir Bektaşi Tekkesi kurulacağını" müjdelediği 4 Aralık 2008 tarihli Hürriyet’te bildiriliyordu.
Keşke çabuk yapsalar da kurdeleyi Deniz Baykal kesse...