MADEM “demokrasi” hayranlığını kimseye kaptırmayan, “liberal”liğinden geçilmeyen arkadaşlar 26 Mayıs 1960 günü herkesin mutlu, özgürlüğün sonsuz,hukukun egemen, iktidarın gerçekten “demokrat” olduğu bir Türkiye’de yaşadığına inanıyormuşçasına konuşup yazıyorlar, askeri müdahalenin buna rağmen yapıldığı görüşünü savunuyorlar...
Gelin birlikte o günlere gidelim. O günlere gitmenin 27 Mayıs müdahalesini onaylamak anlamına gelmediğini belirtelim. Ama Türkiye’yi o noktaya getiren gerçekleri görmek gerektiğini de unutmayalım. O dönemin gerçeklerini kendi hafızamızdan değil, Dr. Sedef Bulut’un “Üçüncü Dönem Demokrat Parti (DP) İktidarı (1957-1960): Siyasi Baskılar ve Tahkikat Komisyonu” başlıklı makalesinden özetleyerek aktaracağız: ? DP muhalefete tahammülsüzlüğünü, daha 1953 sonunda bir yasa çıkartarak CHP’nin tüm mallarına el koymakla gösterdi. ? 1950’den önce “radyonun iktidarın sesi” olmasını eleştirdiği halde kendi döneminde radyoyu daha kötü kullandı. ? Önce 1954’te sonra 1956’da çıkardığı yasalarla “basını” ve “üniversiteyi” ses çıkaramaz hale getirdi. ? Muhalif bir milletvekili olan Osman Bölükbaşı’nı 1954 seçiminde milletvekili seçtiği için Kırşehir’i cezalandırarak “il”likten “ilçe”liğe indirdi. Eski ilçesi Nevşehir’i il yaptı. Kırşehir’i Nevşehir’e bağladı. ? Muhalif gazetelere yazı yazan Hüseyin Cahit Yalçın, Bedii Faik, Metin Toker, Şinasi Nahit Berker, Ahmet Emin Yalman gibi yazarları ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürlüğü yapan Cemal Sağlam, Cüneyt Arcayürek, Ülkü Arman, Beyhan Cenkçi, Kurtul Altuğ, Yusuf Ziya Ademhan, Cemalettin Ünlü, Tarık Halulu dahil pek çok gazeteciyi hapse attı. ? Yargıyı ve üniversiteyi kendi buyruğu altına alabilmek için, hükümetin istediği kişiyi hiçbir gerekçe göstermeden emekliye ayırmasına izin verecek şekilde, ilgili yasayı değiştirdi. Nitekim bir defada Yargıtay Birinci Başkanı dahil 23 üyesini emekliye sevk etti. ? Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nı değiştirerek “muhalefetin” sokağa çıkıp gösteri yürüyüşü yapmasını, miting düzenlemesini fiilen imkânsız hale getirdi. Hatta CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek, gittiği Rize’de, çarşıdaki esnafın elini sıkarak bu yasayı çiğnediği için tutuklanmakla kalmadı, 6 ay hapse mahkûm edildi. ? CHP’nin, kendi Genel Başkanı İsmet İnönü şerefine vereceği ziyafet yasaklandı. ? Osman Bölükbaşı Meclis kürsüsünden yaptığı ve Anayasa’ya göre hiçbir şekilde sorumlu tutulamayacağı bir konuşmada Meclis’e hakaret ettiği iddiasıyla tutuklanıp hapse atıldı. ? 1957 seçimlerinden sonra DP iktidarı TBMM İçtüzüğü’nü değiştirerek muhalefetin Meclis içindeki sesini de kıstı. ? İnsanların “özgürlük” talebini kısmaya hiçbiri yetmeyince CHP’yi kapatmayı, basını tamamen susturmayı amaçlayan Meclis Tahkikat Komisyonu’nu kurdu. Tüm yollar tıkanınca 27 Mayıs oldu ve bir tek insan bile karşı çıkmadı. “Çıktı” diyen konuşsun da boyunu hep birlikte görelim.