Paylaş
Bugüne kadar 26 kadar ülke parlamentosundan Ermeni “soykırım” iddialarını bir şekilde tanıyan bir karar geçirilmiş. Bu kararların çoğunluğu kendi hükümetlerini dahi bağlamayan beyanlar şeklinde. Ayrıca bu ülkelerin çoğu Ermeni diasporasının yoğun olarak yaşadığı ve Ermeni lobisinin iç siyasette güçlü olduğu ülkeler. Bunlar arasında Arjantin, Paraguay,Uruguay gibi Güney Amerika ve Fransa gibi Avrupa, Kanada gibi Kuzey Amerika ve Lübnan gibi Asya ülkeleri var.
Ancak son dönemde parlamentoları Ermeni soykırımı iddiaları konusunda karar alan bazı Avrupa ülkelerinde ciddi bir Ermeni azınlığının bulunmadığı ve Ermeni lobisinin parlamento üyeleri üzerinde bir baskısından bahsedilemeyeceğini görüyoruz. Bu ülkeler arasında Almanya ön plana çıkıyor. Hollanda’yı da bu gruba katabiliriz.
Almanya parlamentosunun Nazi Almanyası’nda yaşanan soykırımının “tarihi ağırlığını” başka bir ülkeyi de soykırımı ile suçlayarak “paylaşmak” istediğine inanlar çok. Gerek Almanya’da gerek son olarak Hollanda’da parlamentolarda alınan bu kararlarda yabancı (Türk) düşmanlığı, islamafobya ve ırkçılığın izlerinin görüldüğü de işaret edilen bir husus. Bazı Avrupalı siyasetcilerin 100 yıl önceki olayları bugün gündeme getirerek Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde bir “ engel “ daha çıkartmak istedikleri belirtilen diğer bir hususu teşkil ediyor.
Ermeni grupların ve destekçilerinin hedef olarak seçtikleri her ülkede başarılı oldukları da söylenemez. ABD, İngiltere ve İsrail bu ülkeler grubu içinde yer alıyor. Ermeni lobisi, şimdiye kadar, ABD Kongresinin iki kanadında da (Temsilciler Meclisi ve Senato) Ermeni “ soykırım” iddialarını bir şekilde tanıyan bir karar kabul ettirmeyi ve ABD Başkanı’na içinde “soykırımı” kelimesinin bulunduğu bir açıklama yaptırmayı sağlamada başarılı olamadı.
Ermeni grupların ve Ermeni lobisinin ulusal parlamentolarda istedikleri yönde kararlar çıkartamadıkları durumlarda yerel parlamentolara, belediye meclislerine yöneldiklerini, federal sistemler içindeki kurumları kullandılarını görüyoruz. Bunun iyi bir örneği ABD ‘nde yaşanıyor. ABD’de 50 eyaletten 43’ü “Ermeni Soykırım” tasarılarını kabul etmiş. ABD’de eyalet düzeyinde alınmış “Ermeni Soykırım” iddialarının okul müfredat programlarına sokulmasını öngören bir çok karar da var.
Parlamentolara nazaran icra organı düzeyinde hükümetlerin tarihi Ermeni iddialarını tanımakta çok daha çekingen ve gerçekci davrandıkları da ortada. Yürütme olarak Ermeni iddialarını tanıyan tek ülke Kanada. Yunanistan ve Fransa gibi bir kaç ülke dışında palamentolarda kabul edilen kararlar kanun niteliğinde olmadığı için yürütme organlarını da bağlamıyor. Parlamentoları bir şekilde Ermeni “soykırım” iddilarını kabul eden ülkelerin çoğunda hükümetler bu kararlarla kendilerini bağlı görmüyorlar. Hollanda hükümeti de bu şekilde hareket ediyor.
Hollanda Dışişleri Bakan vekilinin parlamentoda yaptığı konuşmada açıkca 100 yıl önce yaşanmış tarihi bir olayın Birleşmiş Milletler ve uluslararası bir mahkeme kararı olmadan “ soykırımı “ olarak nitelendirilmesine yaptığı itiraz ve hükümetin kendisini bu kararla bağlı görmediğini açıklaması ilginç. Son zamanlarda İngiltere ve Danimarka hükümetlerinin de bu gerekçeyle kendi ülke parlamentolarında Ermeni “soykırım” iddiaları konusunda karar alınmasına karşı çıktıklarını görüyoruz. Bu durum yürütme organı düzeyinde bu ülkelerin Türkiye’nin tutumuna yaklaştıklarına işaret ediyor.
Türkiye, Ermenilerin ve yandaşlarının yürüttüğü kampanyaya tarihi bir konunun siyasileştirilmemesi ve tarihçilere bırakılması, tek bir grubun çektiği acılar üzerine odaklanmanın yanlış olduğu, 1915 olaylarının o zamanki tüm Anadolu nüfusu üzerindeki etkilerinin dikkate alınması gerektiği, 1915 olayları ve Osmanli Devleti’nin yaşanan trajedideki rolü konusunda tarihçiler arasında görüş birliği bulunmadığı temelinde karşılık veriyor. Ankara, uluslararası hukuka göre soykırımı tanımının belli olduğu, BM tarafından tanıma ve uluslararası bir mahkeme kararı olmadan soykırımı tanımlaması yapılamayacağı hususunu özellikle vurguluyor.
BM Soykırım Sözleşmesi 1948 yılında imzalanmış, 1951 yılı başında yürülüğe girmiştir. Soykırım kelimesi de da uluslararası literatürde 1948 yılından sonra kullanılmaya başlamıştır. Ulusal yasama organlarının uluslararası hukuku hiçe sayarak 1915 olaylarına soykırım tanımlaması içinde bakmaya çalışması herşeyden önce genel hukuk normlarına aykırı düşmektedir.
Türkiye, bu çerçevede, daha önce ulusal parlamentolarda alınan kararlara gösterdiğine benzer şekilde , Hollanda parlamentosundan çıkan karara da gerekli tepkiyi göstermiş, kararın “yok” hükmünde olduğunu belirterek, Hollanda ve uluslararası toplumu Türkiye’nin yaptığı, ancak Ermenistan tarafından kabul edilmeyen, tarih komisyonu kurulması önerisini desteklemeye çağırmıştır. Ulusal parlamentolarda alınan bu tip siyasi kararların tarih ve uluslararası hukuk açısından değeri ve sonuçu yoktur.
Türk yetkililerin yaptıkları açıklamalarda Hollanda’nın Bosna’da Srebrenica katliamındaki rolüne değinilmesi, ulusal yasama organlarının bugün dünyada yaşanan insanlık facialarıyla ( Suriye ve Yemen halkları, Rohingalar ) ve kendi tarihlerindeki “karanlık” sayfalarla ilgilenmek yerine, başka ülkelerin tarihiyle ilgili konusunda siyasi kararlar almasına Türk kamuoyu tarafından duyulan tepkiyi yansıtmaktadır.
Paylaş